KEŞİF YOLCULUKLARI: Farklı Mana Açılımlarıyla, İzahlı ve Görsel Destekli Risale-i Nur Eğitim Programı

Medresetüzzehra Eğitim Yaklaşımı'nın Bilim Felsefesini Oluşturmaya Katkıda Bulunmayı Hedefleyen Akademik Eğitim Faaliyetleri

Kaderin Her Şeyinin Güzel ve Hayır Olması Ne Demektir? (Risale-i Nur Eğitim Programı-81)

Yorum bırakın

Kaderin Her Şeyinin Güzel ve Hayır Olması Ne Demektir? (Risale-i Nur Eğitim Programı-81)

Önemli Bilgilendirme: Şimdiye kadar Nurnet.org sitesinde yayınlanan ve 72. dersinde bıraktığımız Risale-i Nur Eğitim Programı yazı dizimiz, artık bundan sonra internet sitemizde yayınlanmaya devam edecek ve muhtelif platformlarda paylaşılacaktır. Sitemiz menülerinden erişebileceğiniz “Eğitim Programı Takdim ve Takip Bölümü” (Buraya tıklayabilirsiniz) ders videolarının kategorik ve sıralı olarak izleyebileceğiniz sayfadır. Eğitim programı derslerini yazılı olarak okumak içinse, eğitim kitabımızın sayfasından kitabımızı indirebilirsiniz. (Buraya tıklayabilirsiniz.) Hem ders videolarını izlemek, hem metnini okumak, hem de kullanılan görsel ve videoları birlikte görüntüleme imkanını bir arada sunan ve en ideal ve verimli eğitim metodu olarak tavsiye ettiğimiz “pekiştirme metodu”nu rahatça uygulayabilmek için temel/kaynak kitabımızın görsel/interaktif versiyonunu indirebilirsiniz. (Lütfen buraya tıklayın.)

Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın “Kader ve İradenin Hakikati isimli” 6. Hakikati olan Kader Risalesi İzahı’nda “Dördüncü Mebhas”ı inceliyoruz. Bu bölümle birlikte Kader Risalesi’nin izahını bitirmiş oluyoruz. Yazımızda sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için, eser metnini de içeren görsel destekli ders videosunu da aşağıdaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.

Eğer desen: “Birinci Mebhas’ta ispat ettin ki: Kaderin her şeyi güzeldir, hayırdır. Ondan gelen şer de hayırdır. Çirkinlik de güzeldir. Hâlbuki şu dâr-ı dünyadaki musibetler, beliyyeler, o hükmü cerhediyor. ” (geçersiz kılıyor)

Esas itibarıyla eser metnindeki bu sorunun cevabını gerek Birinci Mebhas’ın izah metni içinde, gerek orada atıfta bulunduğumuz Tabiat Risalesi izah metinlerimiz içindeki “Allah’a Doğru Taraftan Bakmak” başlığı altındaki incelememizde vermiştik. (Bunlara ait yazıları aşağıdan okuyabilirsiniz.)

https://atomic-temporary-101453453.wpcomstaging.com/2020/07/24/kader-ve-irade-meselesine-saglikli-bir-yaklasim-risale-i-nur-egitim-programi-77/

https://atomic-temporary-101453453.wpcomstaging.com/2015/10/29/635/

Fakat burada dünya hayatında karşılaşılan musibetlerin, belaların ve çirkin hadiselerin nasıl ve ne yönden “kaderin her şeyinin güzel ve hayır olduğu” hükmünü bozmadığını farklı bir yönden inceleyeceğiz.

Öncelikle bir temel esası tespit etmeye çalışacağız: Var olmanın bütün hayırların ve güzelliklerin kaynağı ve ta kendisi olduğu ve bütün kötülüklerin ve çirkinliklerin yokluktan çıktığı ve yokluğa gittiği…

Mâlum önce var olmalıyız ki bir hayat sahibi olabilelim. Varlık mertebelerinde kademeleri atladıkça ilerleyelim. İlk basamakta, cansız ve şuursuz da olsa hiçlikten varlığa çıkmak var. Taşın, toprağın varlık mertebesi gibi. Daha sonraki aşama, bitkilerin hayat mertebesi olarak görülebilir. Kendisinin idrakinde değil, fakat bir çeşit hayata sahip. Daha sonra hayvanların yaşam şekli, daha ileri bir var olma düzeyini ifade ediyor. Burada çeşitli hisler ve basit düzeyde bir şuur mevcut fakat akıl yok.

İşte en yukarı seviyede bir varlık mertebesi: Hem kendisini hem kâinatı idrak edebilen, ileri düzeyde gelişmiş bir şuur ve akıl sahibi bir canlı varlık seviyesine çıkarak insan olmak ve türlü çeşit nimetlere, lezzetlere, zevklere muhatap olmak. Var olmanın bu dünyada görülen en ileri kademesi ve en karmaşık şekli…

Şimdi farklı durumlar üzerinde düşünelim. Bir nimeti elde edip istifade ediyorsunuz. Çalışıp belli bir uzmanlık derecesine yükseliyorsunuz bir ilim dalında. İnsanların hayran kalacağı göz alıcı bir sofra hazırlıyorsunuz. Dikkat ettiğimizde tüm bunlar varoluşun bir kademesini, bir boyutunu ifade ettiği göze çarpıyor.

Diğer taraftan bir kazada kolunuzu kaybediyorsunuz. Tembellik ediyor ve sınıfta kalıyorsunuz. Gerektiği gibi çalışmıyor, işten çıkarılıyorsunuz. İbadet vazifenizi terk edip günahlara giriyorsunuz. Çok cimrisiniz, hiç cömertlik duygunuz yok, ihtiyaç sahiplerine Allah’ın verdiği nimetlerden vermiyorsunuz. Bu türden misallere de dikkat ettiğimizde, aynen eser metninde ifade edildiği gibi günahların, musibetlerin, kusurların temelinde bir varlık mertebesinin eksikliğini görüyoruz, yani âdeta bir kademe aşağı iniyor varlık mertebemiz, yokluğa doğru gidiyor gibi oluyoruz, varlığın tam tersine çekiliyoruz. O hâlde gerçekten de diyebiliriz ki: Bütün hayırlar ve mükemmelliklerin esasında varlık kademelerinde yukarılara doğru çıkma meyli vardır ve bir çeşit varlığı ifade ederler. 29. Söz’ün izah metinlerinde ifade ettiğimiz gibi, hayat varlığın manevî ışığıdır, varlığın hakikatini ortaya çıkarıyor, anlamlandırıyor ve bilinir kılıyor.

İşte bu mahiyetteki hayat, türlü çeşit hâller içinde kendini ifade ediyor, hakikatini sağlamlaştırıyor ve daha parlak bir varoluş seviyesine çıkmaya çabalıyor. Durgunluk, durağanlık, sıradanlık, tembellik, aynılık, bir yerde veya durumda sabit kalmak; var olma manasından çok, sanki yok olmaya daha yakın ve yokluğu hissettiren bir mana olarak görünüyor. Bu nedenle, zıtların bir arada karışık olarak birbirine çarpıştırıldığı ve tek bir hakikatten -zıtların içlerine dâhil olmasıyla- çok sayıda, muhtelif mertebe ve çeşitlerde hakikat ortaya çıkartılan şu âlemde; varlık mertebelerinde ilerleme ve durağanlıktan kurtulma hikmetiyle, görünüşte kötü gibi görünen bir takım hastalıklar, musibetler ve çirkin, acı verici hâller hayatın başına musallat ediliyor. Öyle olduğu içindir ki, tam bir mükemmelliğin bulunmadığı bu fâni dünyada, her şeyin zıddıyla bilinip kıymetinin ortaya çıktığı gibi, varlık mertebelerinin yenilenip, tazelenmesi ve daha ileri mertebelere ulaşabilmesi de mümkün hâle geliyor. Yoksa her şeyin zıtları birbiri içine dâhil edilmemiş olsaydı, bu imkân ortadan kalkacaktı. (Cennette bu mümkün oluyor, çünkü orada kusurlardan arındırılmış, saf ve kâmil manada bir güzellik ve mükemmellik bulunabiliyor.)

Bunun en bariz misali olarak, en büyük bir lezzetin dahi sürekli zevk edilmesi durumunda, değişmezlik ve sıradanlık sebebiyle lezzetinin azalması ve daha sonra da hiçe inmesi ve âdeta artık hissedilmemesi yani bir çeşit yokluğa mahkûm olması gösterilebilir. Hatta güzel bir manzarayı her gün gözü önünde görmeye devam edenlerin, o manzarayı artık fark etmez ve görmez bir hâle gelmelerindeki temel neden bu olsa gerek. Demek ki, hayatın başına açılan bu musibetlerde çok hikmetler bulunuyor ve bu sıkıntılı hâller, işin asıl hakikatinde o hayatın daha ileri mertebelere ulaşarak safileşmesi ve varlık mertebelerinin tazelenmesi maksadına hizmet ediyor. Buna ebedî hayata bakan hikmetler de eklenince, tam hikmetli bir tablo bütün şaşaasıyla ortaya çıkıyor.

Bunun yanında hayatın ne mana ifade ettiği ve ne için yaratıldığı noktasından bakmamız da, meseleyi aydınlatıyor. Hayat ve gördüğümüz tüm eşya Allah’ın mülküdür, sahibi O’dur ve kendi ilahî isimlerinin çeşitli nakışlarını, tecellilerini göstermek için o hayatı yaratmıştır. Bu durumda meşhur bir kaideyi hatırlamamız gerekiyor: Mülk sahibi, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Onu istediği gibi kullanma ve muamele etme hakkına sahiptir. Yani bir kere hiçlikten varlığa çıkaran bir yaratıcı söz konusu olunca ve varlık mertebelerinin tümü istisnasız hayır ve güzel olunca, en zahmetli ve meşakkatli varlık mertebesinin dahi, mutlak yokluktan çok daha üst bir mertebe olduğu anlaşıldığında “Hayatın başına ne gelirse gelsin, güzeldir” denilebilir.

Temel olarak Allah bir insana ne kadar musibet ve meşakkat verse de, bu ana mantıkla “zulümdür” denilemez. Çünkü zulüm başkasının mülkünde, izni olmaksızın tasarruf etmektir. Bu beden bizim değil ki, bize zulmedilmiş olsun, değil mi? Kâinatta ne varsa tümü Allah’ın mülküdür, dilediği şekilde kullanma ve muamele etme hakkı, elbette O’nundur.

Evet, insan hiçlikten varlığa adım atmış, taş olmamış, bitki kalmamış, hayvan olmamış, insan olmuş ve insan olmanın ve yaratılmasının hikmeti icabı ilahî isimlerin çeşitli özelliklerini kendi üstünde -ister istemez- gösterecektir. Bununla birlikte, Allah çok şefkatli ve merhametli bir yaratıcı olduğundan, elbette elindeki oyuncağı -hâşâ- kırıp, parçalayıp bir tarafa atan bir çocuk gibi kuluna muamele etmez. Bu dünyadaki musibetlerin gerek bu dünyada, gerek ebedî hayatta çok önemli hikmetleri ve neticeleri vardır ve zaten bu noktadan meseleye bakıldığında, “hakikat noktasında çirkin ve kötü bir hadise yoktur” diye hükmedilebilir ve öyledir. Bu meselenin tahlilinde kitabımızın 5. Keşfi olan ve “Ölümün Çaresi” isimli bölümünün giriş metnini de bir referans olmak üzere belirtmek isteriz. (Aşağıdan okuyabilirsiniz.)

https://www.risalehaber.com/olume-ve-hayata-farkli-bir-isigin-altinda-bakmak-18364yy.htm

Hem insanın, aynen eser metnindeki misal gibi, bu dünya sahnesinde vücut elbisesi üzerine giydirilmiş ve ilahî sanat nakışlarını gösteren bir model gibi olduğunu bilmek lazımdır. Bu noktadan hareketle, elbette insanın “Bana neden zahmet veriyorsun, beni oturtup kaldırmakla, elbisemi kısaltıp uzatmak ve kesmekle sıkıntı veriyorsun?” demeye hakkı yoktur. Çünkü ücretimizi peşin almışız. Acaba en meşakkatli bir hayattaki tüm acılar bile, varlık nimetinden ve akıl, şuur sahibi bir insan olma ayrıcalığından daha mı büyük bir bedeldir? Hem zaten bu acılar ve meşakkatler, insanın yanına kâr kalmayacaktır ki. Çok güzel neticelere ve saadetlere, çekilen sıkıntıları bin kere unutturacak derecede büyük mükâfatlara vesile olacaktır.

Demek ki, “Hayatın başına ne gelse güzeldir” hükmünün, hissiyat karışmadan mantık ölçüsüyle değerlendiren bir vicdan yanında ve hakikat noktasında çok doğru olduğu, tereddütsüz bir şekilde ortaya çıkmış oluyor.

Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın “Kader ve İradenin Hakikati” isimli bölümünün bir parçası ve 26. Söz-Kader Risalesi’nin 4. Mebhas’ının izah metni olan yazımızda sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için, eser metnini de içeren görsel destekli ders videosunu da aşağıdaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.

Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı-81 Ders Videosu: Kaderin Her Şeyinin Güzel ve Hayır Olması Ne Demektir?

https://youtu.be/wl-F2jr5r20

Eğitim Programı Dersine Ait Kaynaklar:

“Kader ve İradenin Hakikati” Bölümünün YouTube Oynatma Listesi Adresi:

Lütfen Buraya Tıklayın

(Bu listede bölüme ait tüm ders ve fragman videolarını bir arada bulabilirsiniz.)

Kader ve İradenin Hakikati Görsel/İnteraktif Kitap Sayfası: (Word ve Pdf formatında)

Lütfen Buraya Tıklayın

(Bu küçük kitap, Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın bir parçasıdır ve programın “İman Hazinesinin Varlığını Delillerle İspatlamak” isimli ikinci ana bölümündeki altı adet “hakikatin”, “Kader ve İradenin Hakikati” isimli Altıncı Hakikatidir. Risale-i Nur’un 26. Sözü olan Kader Risalesi’nin orijinal metniyle birlikte, eserin tamamının izah metnini içermektedir.)

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

Yazar: Ediz Sözüer

Ediz SÖZÜER 1974, Ankara doğumludur. Gelir İdaresi’nde Gelir Uzmanı olarak görev yapmaktadır. “Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı”, yazarın ilk etapta internet ortamında ücretsiz olarak yayınlanarak daha sonra basılmış ve tüm çalışmalarının üzerine bina edildiği temel ve kaynak kitap çalışmasıdır. Deneme mahiyetinde kaleme aldığı Risale-i Nur izah metinleri ve Risalehaber sitesinde makale yazmakla başlayan yolculuğu, Risale Akademi’de sunulmaya başlanan görsel destekli ve akademik temelli “Tabiat Risalesi Açılımları Seminerleri”yle devam etti. Manevî bir ilim hazinesi olan Risale-i Nur eserleri içindeki Kur’ânî hakikatlerin insanlığa mal edilmesinde ve toplum olarak muhtaç olduğumuz zihinsel dönüşümün gerçekleşmesinde önemli bir katkıda bulunma kabiliyetinin bulunduğuna inandığı kitap çalışmasını, hep bir proje kıymetinde gördü. Tamamlanan kitap çalışmasını daha geniş kitlelere ulaştırmak için, bu çalışmanın üzerine bina edilerek hazırlanmış ve “görsel bir kitap” mahiyetindeki “Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı”nı iki haftada bir sürekli bir program olarak vermeye başladı. Ayrıca zaman zaman akademik eğitim faaliyetlerinde de “Medresetüzzehra Eğitim Yaklaşımı” ve “Risale-i Nur İzah Çalışmaları” hakkında sunumlar gerçekleştirdi. 2018 yılında ise Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı'nın temel/kaynak kitap çalışması, din araştırma dalında "Altın Kalem Yazarlık Ödülü"ne layık görüldü. Kitap çalışması ve eğitim programının yazılı ve görsel tüm içerikleri, notere onaylatılmış muvafakatname ile her türlü serbest kullanım, basım ve yayım hakkı tanınmasıyla; başta Risale-i Nur’a, Kur’ân’a ve İslam’a gönül vermiş herkese ve tüm insanlığa mal edilmiştir. (Muvafakatnameye ana sayfadaki "Telif Hakkı Bildirisi" isimli menüden ulaşabilirsiniz) Bu çalışmalardan haberi olanlardan ciddiyetle istediği ve Risale-i Nur’a gönül vermiş insanlara samimiyetle ifade ettiği şudur: “Kıymetsiz ve önemsiz şahsıma değil, bu çalışmalar vesilesiyle Allah’ın bir nimeti olarak harika bir şekilde ortaya çıkan hakikatlere önem veriniz ve onlara sahip çıkınız. Sizden tek istediğim budur.”

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.