Büyük Bir Kabahati İfade Eden “Henüz Erken” ve “Ortam Müsait Değil!” Sözleri Ne Derece Doğrudur?!
Önümüzde İslam’ın Altın Çağının veya Erken Bir Kıyametin Gelmesini Belirleyecek 20-30 Sene Kadarlık Kritik Bir Zaman Dilimi Kaldığını Herkese Bildirmek İstiyoruz. Artık Kaybedecek Zaman Kalmadı!
Bu inceleme yazısında yapılan tahlil ve çok yönlü çözümlemeler ve herkesin kendi kendine doğruluğunu teyid edebileceği, ispatlı tespit ve çıkarımlar sayesinde; konuyla ilgili zihninizde en küçük bir soru işaretine, tereddüt ve şüpheye yer bırakmayacak kadar tatmin edici bir içeriğin sizi karşılayacağını taahhüd ediyoruz. Lütfen içeri buyrun!
Önemli Bilgilendirme: “İman Eğitiminde Ders Kitaplarının Eleştirel Bir İncelemesi, Yöntem Çözümlemeleri ve Örnek Metinlerle Alternatif Bir Model Teklifi” isimli inceleme dosyamızla ilgili yazımız, özellikle Risale-i Nur talebesi ve dindar eğitimciler için vazgeçilmez bir tamamlayıcı içeriktir. Dosyamız “Pratik ve Beklemeden Hayata Geçirilebilir Bir Uygulama Planı” ve tam kapsamlı bir çözüm paketidir. Muhakkak okunmasını ve önemle tetkik edilmesini şiddetle tavsiye ve talep ediyoruz. Yazımıza ulaşmak için: https://wp.me/p6RGG1-2tU
İki Meraklı Sorunun Hakikatli Cevapları (Kendi Şüphesiz Kanaatimiz)
Tahlilde Kullanılan Metot, Delil ve Gerekçeler: Risale-i Nur, Üstad Bediüzzaman’ın bütün hayatındaki hareket tarzı ve teşebbüsleri, İslami ve imani hakikatlerin kainat içindeki kritik yerleri, mantıki ve akli çözümlemeler ve değerlendirmeler, Hazinet-ül Kuran ve Maidet-ül Bürhan tahlili, ebced hesaplarıyla Ahmet Feyzi Kul ve Üstad’ın verdiği tarihlerin çözümlemesi, Peygamberimizin ve birçok İslam evliyasının gaybi ihbarları.
Önemli Bilgilendirme: Bu inceleme yazısında yapılan tahliller ve ortaya koyulan şüphesiz deliller ve mantıki ve sağlam gerekçeler, herkesin kendi kendine kesinlik derecesinde cevap verebileceği önemli iki meraklı sorunun cevabını, daha önce hiç olmadığı kadar net ve şüpheye yer bırakmayacak kadar kesin olarak açığa çıkarmaktadır.
İlk sorumuz şudur: Risale-i Nur talebeleri, eserlerin devlet eliyle basılmasının ve Ayasofya’nın ibadete açılmasının, bu memlekete gelecek belaları defedecek bir sadaka hükmünde olduğundan ve bu anlamda çok ciddi fonksiyonları olduğundan haberdardırlar. Sormak gerekmiyor mu, bu iki büyük hizmet neden memlekete ard arda gelen onca büyük musibetin bir tanesine bile mani olamadı?! Biz söyleyelim, cevabı basit ve net: Demek bunların bile mani olamadığı çok büyük ve af kabul etmez bir kabahat var ve devam ediyor. Bu çıkarımı yapmak mantıklı değil mi sizce de? Acaba bu büyük ve af kabul etmeyen kabahat nedir? Tahlilimiz neticesinde, “Büyük Kabahat”in ne olduğu anlaşılmakla beraber, şu ikinci meraklı ve çok önemli sorunun cevabı da yazımız ile şüpheye yer bırakmayacak kesinlik ve açıklıkta verilmiş olacaktır.
İkinci meraklı soru ise şudur: “Kur’an medeniyetinin ve toplumun yeniden inşa edilmesi ve Risale-i Nur’un okutulması ve okullarda resmi olarak ders verilmesi” manasını tam karşılayacak bir eğitim programının hayata geçirilmesi, yani delile dayalı iman eğitiminin devlet eliyle verilmesi için “henüz erken ve ortam müsait değil!” deniliyor. Acaba bu söz ne derece doğrudur ve kabul edilebilecek bir söz müdür? Yoksa tam tersi mi doğrudur? Yani bu üç meselede işin aslında “çok geç kalınmıştır ve artık kaybedecek zaman yoktur!” mu denilmelidir?
Şu önemli tespite de başta yer vermiş olalım: Artık toplumda insan inşasının devlet eliyle yapılmasına büyük ihtiyaç ve hatta zaruret vardır. Çünkü zamanımızda gelinen noktada manevî tahribat çok yaygın ve geniş bir alanda ve çok hızlı gerçekleşiyor. Bireysel veya kurumsal çabalar (dernek ve vakıflar vs.) bu işe yetmez ve yetemez. Daha fazla geç kalınmadan devletimizin eğitimde gerekli değişimleri yapması gerekiyor. Bu arada “toplumun sekülerleşmesi”nin ve maneviyattan hızla uzaklaşmasının bizce en kuvvetli sebebi, 30 sene önce başlayan ve giderek inanılmaz bir hızla yaygınlaşan ve hayatın her alanını istila eden özel televizyonlar, internet ve cep telefonlarıdır.
Okumaya devam et →