KEŞİF YOLCULUKLARI: Farklı Mana Açılımlarıyla, İzahlı ve Görsel Destekli Risale-i Nur Eğitim Programı

Medresetüzzehra Eğitim Yaklaşımı'nın Bilim Felsefesini Oluşturmaya Katkıda Bulunmayı Hedefleyen Akademik Eğitim Faaliyetleri

8. Yaratılış Kongresi Bildiri Videosu ve Tam Metni-Evrim, Yaratılış ve Ateizm Hakkında Kategorik Değerlendirmeler

1 Yorum

Kongre sunumu-Evrim, Yaratılış ve Ateizm Hakkında Kategorik Değerlendirmeler

Üsküdar Üniversitesi 8. Uluslararası Yaratılış Kongresi Bildirisi 

Türkçe ve İngilizce Tam Metin (Turkish and English Full Text)

Evrim, Yaratılış ve Ateizm Hakkında Kategorik Değerlendirmeler

15 Dakikalık Bildiri Videosu: 

Bildirinin tam metnine (İngilizce ve Türkçe), Powerpoint sunumuna, sunum metnine ve videosuna aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz: (Türkçe tam metin aşağıya eklenmiştir.)

https://drive.google.com/drive/folders/1kuUCwws9Zsj3-OwV5YTFK4wqALMoYy5P?usp=sharing

Bildiri Özeti: 

Yazıda evrim, yaratılış ve ateizm kavramlarının birbirleriyle olan ilişkisi ele alınarak, kategorik değerlendirmeler yapılmaktadır.

Evrim görüşü, canlıların “meydana geliş ve işleyiş mekanizmaları” noktasında, kurgusal nitelik arz eden ve bilimsel bir teoriden çok bir bilim kurgu hikâyesi niteliğindeki alternatif bir görüştür. Kurgusal nitelik arz ettiğinden ve bilimsel bilgi özelliği taşımayan hayalî ve kurgusal düşünceler, ispatlanmış gerçekler gibi sunulduğundan, bilimsel kategori içinde değerlendirilmesi uygun değildir. Sadece ateistik evrim anlayışının değil, yaratıcıyı reddetmeyen bir evrim yaklaşımının da kabul edilmesi doğru değildir ve hatta bilimsel nitelikten uzak görülmelidir. Canlıların ve türlerin meydana gelişinin doğrudan kaynağı ve gerçek etki edici mekanizması ve doğru ve gerçek açıklaması ve “inkâr edilemez bir bilimsel gerçek” olarak gören ve gösteren “ateistik evrim” ifadeleri bir manipülasyon ve aldatmadan ibarettir. Evrim görüşü hayatın değil, türlerin ortaya çıkışıyla ilgili bir görüştür ve hayatın değil “türlerin kökeni” hakkında açıklamada bulunur.

Yazı konusunun dışındaki bu önemli konular, 1, 2, 3. ve 5. Yaratılış kongre bildiriminde ve yaratıcının akademik nitelikteki ispatını konu alan “Tabiat Risalesi Açılımları” isimli kitabımda detaylarıyla çözümlenmiştir.

Bu yazıda ise farklı noktalar sorgulanmaktadır: Evrim ve taraftarları hiçbir kategoriye ayrılmadan; yaratılışın alternatifi, karşıt görüşü ve rakibi olarak görülerek, tümü reddedilmeli midir? Yoksa farklı kategoride olan meseleleri doğru yerlerine yerleştirip, meselenin inceliklerini ortaya koyan akademik bir yaklaşım mı esas alınmalıdır? Evrimi doğru görmekle ilgisi olmayan böyle bir yaklaşımla, ateistik evrimin gerçek mahiyeti deşifre edilip, etkisizleştirilebilir mi? Bu soruların akademik yaklaşım hassasiyeti noktasında sorulması gerekmektedir ve ateistik evrim dışındaki iki gruptan biri olan ve “evrimi yaratıcının inşa mekanizması gören” ve ikinci grup olan ve “biz sadece süreçlerle ilgiliyiz, yaratıcı bizim konumuzun dışındadır, onunla ilgilenmiyoruz” diyenlere karşı nasıl tavır alınması gerektiği çözümlenmelidir.

Bu inceleme yazısı, evrim lehinde veya aleyhinde olmayan, akademik ve kategorik bir değerlendirme yapmaktadır. Her ne kadar öyle olsa da, evrim görüşünün canlı türlerinin ortaya çıkışıyla ilgili mekanizmalar hakkında varsayımsal ve kurgusal bir görüş mahiyetinde olduğu, canlılığın veya türlerin ortaya çıkışı konusunda gerçek etki edici bir sebep niteliğinde olamayacağı, dolayısıyla yaratıcının gerekliliğinin ortadan kalkmasını netice veren alternatif bir fikir olamayacağı açıkça ortaya koyulmuştur. Bu belirleyici tavır, ateistik evrimi etkisizleştirip “konu dışı” bırakmış ve temelinden söküp atmıştır. Böylece evrimi çürütmeye ihtiyaç duymayan, çok etkili bir strateji sunulmuştur.

Yazıdaki temel tespitlerden bazıları şöyledir:

* Evrim, ateizme eşit değildir.

* Evrim, yaratılışın karşıt görüşü veya alternatifi değildir. Niteliği nedeniyle yaratılışa rakip olamaz.

* Yaratılış, evrim teorisini (karşıt görüş anlamında) muhatap almayan üst bir modeldir.

Tevhid inancı, mekanizmaların mahiyetinin ne olduğuyla değil işleteninin kim olduğuyla ilgilenen ve böyle yaklaşımları direk olarak muhatap almayan üst bir modeldir.

Kısacası, yaratılışın alternatifi evrim değildir. Yaratılış modeli, eşya ve canlıların (ve canlıların işleyişlerinin ve mekanizmalarının) kim tarafından yapıldığı ve işletildiği sorusuna, evrim ise nasıl ve hangi mekanizmalarla işlediğine varsayımsal olarak cevap verir. Elbette bir işletim mekanizması, üretici fabrika veya mühendise alternatif bir açıklama olamaz.

Analiz sonucunda, evrim ve yaratılışının kategorik farklılıklarını ortaya koymanın; ateistik evrimin tesirini ortadan kaldırmak ve etkisizleştirmek için çok uygun ve stratejik bir akademik yaklaşım olduğu ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Evrim, Yaratılış, Ateizm, Evrim mekanizmaları, Yaratılış Modeli.


Categorical Evaluations On Evolution, Creation And Atheism

Abstract

In this article, the relationship between the concepts of evolution, creation and atheism is discussed and categorical evaluations are made.

The view of evolution is an alternative view on the “mechanisms of creation and functioning” of living things, which is fictional in nature and is more like a science fiction story than a scientific theory. Since it is fictional in nature and imaginary and fictitious ideas, which do not have the characteristics of scientific knowledge, are presented as proven facts, it is not appropriate to consider it in the scientific category. Not only the atheistic understanding of evolution, but also an approach to evolution that does not reject the Creator is not right to accept and should even be considered unscientific. The statements of “atheistic evolution”, which are presented and presented as the direct source and the real effective mechanism and the true and real explanation for the emergence of living beings and species, and as an “undeniable scientific fact”, are nothing but manipulation and deception. The view of evolution is a view about the emergence of species, not life, and it explains the “origin of species”, not life.

These important issues, which are beyond the scope of this article, have been analyzed in detail in the 1st, 2nd, 3rd and 5th Creation congress proceedings and in my book “Expansions of Tabiat Risalesi”, which deals with the academic proof of the Creator.

In this article, different points are questioned: Should evolution and its adherents be rejected in their entirety, without categorizing them as alternatives, opposites and rivals of creation? Or should an academic approach be taken, placing the different categories of issues in their proper places and revealing the subtleties of the issue? Can the true nature of atheistic evolution be deciphered and neutralized with such an approach, which has nothing to do with seeing evolution as true? These questions need to be asked from the point of sensitivity of the academic approach, and it is necessary to analyze how to deal with the two groups outside of atheistic evolution, one of which is “those who see evolution as the mechanism of the Creator’s construction” and the second group which says “we are only interested in the processes, the Creator is outside our scope, we are not interested in him”.

This review makes an academic and categorical assessment, neither for nor against evolution. Even so, it is made clear that the view of evolution is a hypothetical and fictitious view of the mechanisms by which species arose, that it cannot be a real efficient cause of the emergence of life or species, and therefore cannot be an alternative idea that results in the elimination of the necessity of a creator. This decisive stance has neutralized atheistic evolution, rendering it “irrelevant” and uprooting it from its foundation. Thus a very effective strategy is presented that does not need to refute evolution.

Some of the main points in the article are as follows:

* Evolution does not equal atheism.

* Evolution is not an opposing view or alternative to creation. It cannot rival creation because of its nature.

* Creation is a superior model that does not address the theory of evolution (in the sense of an opposing view).

The belief in Tawhid is a superior model that deals with who operates mechanisms, not what their nature is, and does not directly address such approaches.

In short, evolution is not an alternative to creation. The creation model hypothetically answers the question of who makes and operates things and living things (and their mechanisms), while evolution hypothetically answers how and by what mechanisms. Of course, an operating mechanism cannot be an alternative explanation to a manufacturing factory or engineer.

The analysis reveals that presenting the categorical differences between evolution and creation is a very appropriate and strategic academic approach to counteract and neutralize the influence of atheistic evolution. Keywords: Evolution, Creation, Atheism, Mechanisms of Evolution, Creation Model.

Keywords: Evolution, Creation, Atheism, Mechanisms of Evolution, Creation Model.


Kongre Bildirisinin Türkçe Tam Metni

Evrim, Yaratılış ve Ateizm Hakkında Kategorik Değerlendirmeler

Yazıda evrim, yaratılış ve ateizm kavramlarının birbirleriyle olan ilişkisi ele alınarak, kategorik değerlendirmeler yapılmaktadır.

Evrim görüşü, canlıların “meydana geliş ve işleyiş mekanizmaları” noktasında, kurgusal nitelik arz eden ve bilimsel bir teoriden çok bir bilim kurgu hikâyesi niteliğindeki alternatif bir görüştür. Kurgusal nitelik arz ettiğinden ve bilimsel bilgi özelliği taşımayan hayalî ve kurgusal düşünceler, ispatlanmış gerçekler gibi sunulduğundan, bilimsel kategori içinde değerlendirilmesi uygun değildir. Sadece ateistik evrim anlayışının değil, yaratıcıyı reddetmeyen bir evrim yaklaşımının da kabul edilmesi doğru değildir ve hatta bilimsel nitelikten uzak görülmelidir. Canlıların ve türlerin meydana gelişinin doğrudan kaynağı ve gerçek etki edici mekanizması ve doğru ve gerçek açıklaması ve “inkâr edilemez bir bilimsel gerçek” olarak gören ve gösteren “ateistik evrim” ifadeleri bir manipülasyon ve aldatmadan ibarettir. Evrim görüşü hayatın değil, türlerin ortaya çıkışıyla ilgili bir görüştür ve hayatın değil “türlerin kökeni” hakkında açıklamada bulunur.

Yazı konusunun dışındaki bu önemli konular, 1, 2, 3. ve 5. Yaratılış kongre bildiriminde ve yaratıcının akademik nitelikteki ispatını konu alan “Tabiat Risalesi Açılımları” isimli kitabımda detaylarıyla çözümlenmiştir.

Bu yazıda ise farklı noktalar sorgulanmaktadır: Evrim ve taraftarları hiçbir kategoriye ayrılmadan; yaratılışın alternatifi, karşıt görüşü ve rakibi olarak görülerek, tümü reddedilmeli midir? Yoksa farklı kategoride olan meseleleri doğru yerlerine yerleştirip, meselenin inceliklerini ortaya koyan akademik bir yaklaşım mı esas alınmalıdır? Evrimi doğru görmekle ilgisi olmayan böyle bir yaklaşımla, ateistik evrimin gerçek mahiyeti deşifre edilip, etkisizleştirilebilir mi? Bu soruların akademik yaklaşım hassasiyeti noktasında sorulması gerekmektedir ve ateistik evrim dışındaki iki gruptan biri olan ve “evrimi yaratıcının inşa mekanizması gören” ve ikinci grup olan ve “biz sadece süreçlerle ilgiliyiz, yaratıcı bizim konumuzun dışındadır, onunla ilgilenmiyoruz” diyenlere karşı nasıl tavır alınması gerektiği çözümlenmelidir.

Bu inceleme yazısı, evrim lehinde veya aleyhinde olmayan, akademik ve kategorik bir değerlendirme yapmaktadır. Her ne kadar öyle olsa da, evrim görüşünün canlı türlerinin ortaya çıkışıyla ilgili mekanizmalar hakkında varsayımsal ve kurgusal bir görüş mahiyetinde olduğu, canlılığın veya türlerin ortaya çıkışı konusunda gerçek etki edici bir sebep niteliğinde olamayacağı, dolayısıyla yaratıcının gerekliliğinin ortadan kalkmasını netice veren alternatif bir fikir olamayacağı açıkça ortaya koyulmuştur. Bu belirleyici tavır, ateistik evrimi etkisizleştirip “konu dışı” bırakmış ve temelinden söküp atmıştır. Böylece evrimi çürütmeye ihtiyaç duymayan, çok etkili bir strateji sunulmuştur.

Bu çok etkili yöntemimizin, özellikle bir yaratıcının varlığına inanan insanlarca (hatta ne yazık ki akademik camia tarafından da) tam olarak anlaşılmadığı kanaatindeyiz. Hâlbuki evrim savunucularının bahsedeceğimiz bu çok etkili yöntemi ustalıkla kullandıklarını da belirtelim. Dini ve yaratıcıyı bilimin konusu dışında ve bilimsel çalışmaya uygunluğu olmayan bir alan olarak gösteriyorlar ve yaratılış fikrini etkisizleştiriyorlar. Peki neden bir yaratıcının varlığını kabul edenler aynı yöntemi kullanmasınlar?

Evrimin yaratılışa hiçbir durumda alternatif olamayacağının açıkça ortaya koyan bir çözümleme yapılması, tam yerinde ve çok gereklidir. Aynen “yaratılışın zerrelere havale edilmesi için her birinin ilahlık özelliğine sahip olması gerektiği”nin ifade edilmesinin tam yerinde ve gerekli olduğu gibi. Bu soruyu sormaktan çekinmemek lazım ki hakikat ortaya çıksın. “Evrim gerçek olunca ne oluyor?” “Yaratıcıya olan ihtiyaç ortadan mı kalkıyor?” Bunun deşifre edilmesi çok önemli çünkü bazıları “Evrim yaratıcıya olan ihtiyacı ortadan kaldırdı” diyor. M-teorisini, çoklu evrenleri ve yerçekimi kanununu yaratıcı yerine koymaya çalışan Stephen Hawking şöyle diyor: “Tanrı olabilir ama bilim bir yaratıcı olmadan da evrene açıklık getirebilir. Nasıl ki Darwinizm biyolojideki yaratıcı ihtiyacını sona erdirdi, yeni fizik teorileri de evrenin oluşumu konusunda yaratıcının rolünü gereksiz kılmıştır.” Büyük Tasarım (The Grand Design) kitabında ise “Kütle çekim diye bir kanun olduğu için, evren kendini hiçbir şeyden yaratabilir ve yaratmıştır da. Hiçbir şeyin olmamasındansa bir şeylerin olmasının, evrenin ve bizim varolmamızın nedeni bu kendiliğinden oluştur.” diyor ve ekliyor “Kıvılcımın çakılması ve evrenin işlemeye hazır olması için Tanrı’ya başvurmaya gerek yok.” Yerçekiminin kökeninin ne olduğu sorulduğunda “M teorisi” diye cevap verecek kadar kategori hatası yapabilen ve kanunların ve teoremleri yaratma gücünün olmadığını ve kâinattan önce M teorisinin henüz piyasaya çıkmamış olduğunu unutmuş görünen bu düşüncede, henüz yok olan bir şeyin, yok olmaya devam ettiği bir anda, birdenbire bilinmez bir sebeple kendi kendini var ettiğine ve tüm görünen eşyayı oluşturduğuna inanmamız isteniyor. Acaba gerçekten böyle mi? (Hawking, 2010)

Bir sanat gerçekten de sanatkârından bağımsız açıklanabilir mi? Bir uçağın onu tasarlayan mühendisi ve üreten fabrikası hesaba katılmadan sadece termodinamik kanunlarıyla yapılacak açıklaması, ne türden bir açıklama olacaktır ve ne anlam ifade edecektir? Bu sorunun cevabını yazımızda en temel noktadan ve detaylarını ise aşağıda kaynak olarak verdiğimiz kitap çalışmamızın “Tabiat Risalesi Açılımları” bölümünde pek çok yerde verdiğimizi göreceksiniz. (Sözüer, 2017)

Mantıki çözümlemelerde sonuca varabilmek için muhtemel alternatifleri ve bunların gerektirdiği zarurî durumları açıkça ortaya koymak şarttır ki, bundan hakikat ortaya çıksın.

Öncelikle evrim konusunda kategorik olarak temelden hatalı yaklaşımlar yerine ortaya koyduğumuz doğru yaklaşımın çatısını koyacağız, sonra detayına gireceğiz. Bunlar inkâr fikrine karşı, yaratıcının varlığını kabul eden birinin elinde çok kuvvetli argümanlardır.

İncelememize şu temel tespitlerle başlıyoruz:

* Evrim, ateizme eşit değildir.

* Evrim, yaratılışın karşıt görüşü veya alternatifi değildir.

* Yaratılış, evrim teorisini (karşıt görüş anlamında) muhatap almayan üst bir modeldir.

Tevhid inancı, mekanizmaların mahiyetinin ne olduğuyla değil işleteninin kim olduğuyla ilgilenen ve böyle yaklaşımları direk olarak muhatap almayan üst bir modeldir.

Kısacası, yaratılışın alternatifi evrim değildir. Yaratılış modeli, eşya ve canlıların (ve canlıların işleyişlerinin ve mekanizmalarının) kim tarafından yapıldığı ve işletildiği sorusuna, evrim ise nasıl ve hangi mekanizmalarla işlediğine varsayımsal olarak cevap verir. Elbette bir işletim mekanizması, üretici fabrika veya mühendise alternatif bir açıklama olamaz.

Evrim mekanizmalarının bir yaratıcıya ihtiyaç olmadan kendi kendine ve maddî sebeplerle oluştuğunu ve yaratıcı gibi bir haricî sebebe muhtaç olmadan çalıştığını iddia eden ve evrimi canlıların gerçek açıklaması olarak gören ateistik evrime karşıt delillerimiz elbette mevcuttur. Ayrıca yaratıcıyı reddetmeyen ve evrimi sadece canlı oluşumunun bir mekanizması olarak takdim eden ve gerçek etki edici sebep olarak sunmayan bir evrim yaklaşımını kabul etmemek ve hatta bilimsel nitelikten uzak görmek için oldukça kuvvetli gerekçelere sahibiz. Türlerin evrimi düşüncesinin hatalı olduğu konusunda dinî, aklî ve bilim zemininde gerekçelerimiz mevcuttur. Fakat bununla beraber, bu konuda net ve kesin bir katılıkta olmamanın ve bunun nasıl olduğunun cevabını bilime bırakmanın ve bunun yaratıcı inancını etkileyen bir husus olmadığını ifade etmenin, özellikle akademik anlamda çok daha doğru olacağına inanıyoruz. Yine aynı şekilde, İslam dinine mensubiyet noktasında benimsenen yaratılışla ilgili kabullerin, ayrıca ifade edilmesinin daha isabetli ve akademik hassasiyete uygun olacağını düşünüyoruz. Ayrıca tüm bunlar analizimizin konusu değildir.

Bununla beraber, iki önemli konuda saded harici açiklamalar ve kaynak metin yönlendirmeleri yapmakta büyük fayda görmekteyiz.

Birinci önemli konu olan, Tevhid (yaratılış) modelinin tüm detaylarıyla analizi ve sağlam bir mantık kurgusuyla ve delilleriyle ispatı için Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı isimli kitabımızın Tabiat Risalesi Açılımları bölümünün tamamını mükemmel bir kaynak olarak gösteriyoruz. (Sözüer, 2017) Bu çalışmada evrim Teorisi (doğru tabiriyle görüşü) hakkında yapılan tüm eleştiri ve tenkidler, evrimi canlıların gerçek açıklaması olarak kabul eden ve mekanizmalarının ise kendi kendine ve maddî sebeplerle oluştuğunu ve yaratıcı gibi bir haricî sebebe muhtaç olmadığını söyleyen ateistik evrim yaklaşımı için geçerlidir. Yoksa evrimi sadece canlı oluşumunun bir mekanizması olarak takdim eden ve gerçek etki edici sebep olarak sunmayan bilimsel yaklaşımlar için değildir.

İkinci önemli konu olan, yaratıcıyı reddetmeyen bir evrim yaklaşımını kabul etmeme ve hatta bilimsel nitelikten uzak görme gerekçelerimiz ise, yine Tabiat Risalesi Açılımları içinde ve sonundaki müzakere bölümü notlarında ve “Her Şey İlahi Kudretle Nasıl Meydana Geliyor” isimli 3. Uluslararası Yaratılış Kongresi bildirimizin tam metninde açıklanmıştır. (Sözüer, 2019)

Gerçi “evrim ile yapılması” başka, “evrimin yapması” başka da olsa, yaratıcının tarafından bakıldığında ilk meydana getirilen canlıları yoktan yaratmak yerine evrimle yaratmak manasızdır, gereksizdir. Yoktan yaratmayıp farklı karakteristikleri bulunan canlı türlerini birbirlerinden (hem de uzun sürelerde) dönüştürerek yaratması mantıklı gelmiyor. İlk yaratılan bir türün ilk canlısı yani âdem babası özgün olmalı. Müstakil (özel olarak) yaratılmalı. Çünkü yaratıcının tarafından bakıldığında uygun düşmüyor. Denilebilir ki maddî sebepler niye var. Bir bebek neden sürece bağlı büyüyor dokuz ayda? O farklı ama dikkat edilirse. Bu ona benzetilmeye çalışılıyor ama aynı şey değil. “Bu süreçle oluyor, o niye olmasın” diyor bazıları ama zaten ilk yaratılışta hikmet gerekçesi yok. Yaratıcı bu durumda neden uzun yolu seçsin ki. Bizce manasız görünüyor.

Acaba sonsuz kudreti olan bir sanatkârın, yoktan hadsiz tuvaller ve resimler yapma kabiliyeti bulunsun da, her bir tuvale ayrı bir resim yapmasın, bütün resimlerini sadece tek bir tuvalde, o resimler üzerinde değişiklik yaparak resmetsin! Bir de resimlerin yapılmasını fırçalara havale etsin! Acaba mâkul müdür? Hiç böyle bir mecburiyeti veya gerekliliği var mıdır? İşte her bir canlı, belki her bir canlı ferdi bambaşka bir resimdir. Tabiat ise, o ferdlerin üstünde resmedildiği bir tuval gibidir. Fırçalar ise ilahî kudret kalemine bedel, türler belki canlılar adedince her bir canlının içinde çalışan evrim mekanizmalarıdır. Bu konuda kendi kararınızı kendiniz verin. Hangisi daha akılcı görünüyor?

Türlerin birbirinden meydana gelmesi düşüncesinin (bir yaratıcının varlığının kabul edildiği durumdaki) uygunsuzluğu hakkındaki çıkarımlarımızın bir kısmına değinmiş olduk. Bu konudaki çok parlak ve sağlam diğer bir delilimizi de buraya alacacağız. Kaynaklarda yer alan ve yukarıda atıf yaptığımız “3. Uluslararası Yaratılış Kongresi Tebliği: Her Şey İlahi Kudretle Nasıl Meydana Geliyor” isimli yazımız ve Darwin’in “Türlerin Kökeni” isimli meşhur kitabının “Teorinin Zorlukları” bölümündeki ifadeleri, konuyla ilgili başkaca bir delile ihtiyaç bırakmayacak kadar kapsamlı ve mantık kurgusu çok sağlam olan detaylı bir inceleme sunmaktadır.

Bakınız Darwin “Türlerin Kökeni” isimli meşhur kitabının “Teorinin Zorlukları” bölümünde neler yazmış: “Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün tabiat bir karmaşa hâlinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz? Belki de bu, benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır.” (Darwin, 1859)

Hem bu saded harici ama önemli konunun detaylarını, hem de gerek evrimin, gerekse tabiat kanunlarının eşya ve canlıların oluşumunda gerçek bir etki edici sebep ve açıklama olamayacakları hakkındaki önemli tespitler için kaynaklara eklenen şu üç çalışmaya müracaat edilmelidir.

1- Evrim ve Kur’ân Mucizeleri Üzerine Bilimsel Bulgular Hakkında isimli kaynak yazı. (Sözüer, 2015)

2- “Tabiat Kanunlarina Yaklaşim” seminer ve inceleme yazısı. (Sözüer, 2017)

3- 2. Uluslararası Yaratılış Kongresi Tebliği: Tabiattaki Maddî Sebeplerin Bir Araya Gelerek Canlıları Oluşturması Mümkün Müdür? (Sözüer, 2018)

Şimdi sadedimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Evrim ve evrim taraftarı olan fikirler temel olarak iki kısma ayrılır:

1- Evrimi sadece canlı oluşumunun bir mekanizması olarak takdim eden yaklaşım.

Bu birinci kısım da iki kısma ayrılır:

* Evrimi yaratıcının bir ilahî mekanizması olan görenler.

* Yaratıcıyı araştırma konuları dışında görüp ilgilenmeyenler ve “biz sadece doğal süreçleri konu alıyoruz” diyenler.

2- Evrim mekanizmalarının bir yaratıcıya ihtiyaç olmadan kendi kendine çalıştığını iddia eden ve evrimi canlıların gerçek açıklaması olarak gören ateistik evrim.

Bu temel sınıflandırma dışında evrim tabiriyle birçok farklı şeyin kastedildiği bilgisini de vermek gerekir. Esas itibariyle canlıların meydana gelme ve birbirlerinden türemelerinin adı olan evrim tabiri, kurgusal bir görüştür. Fakat bu görüş sahiplerinin fikirlerini bilimsel gerçek olarak gösterme gayretlerinin bir sonucu olarak; canlıların hayat süreleri içinde geçirmiş oldukları süreçleri, değişimleri, oluşumları, başkalaşmaları da “evrim” olarak nitelendirmişlerdir. (ki bunlar teori değil, kanundur, gözle görülen somut gerçekliklerdir)

Bunu yaptıktan sonra gayet rahat bir biçimde her şeye evrim demek ve “evrim göz önünde görülen bilimsel bir gerçektir” sözünü söylemek kolaylaşmıştır. Hâlbuki tekâmül (gelişim) veya bir canlının hayat tavırlarında geçirdiği değişimleri gösterip de bunu en genel manada evrimin bilimsel delili olarak sunmak, bir aldatmaca ve sahtekârlıktan ibarettir. Biz evrim tabiriyle sadece ve sadece “canlıların meydana gelme ve birbirlerinden türemeleri” manasını kastediyoruz.

(Birileri böyle bir kasıt olmadan evrim tabirini kullanabilir, böyle birine sözümüz ve onunla hiçbir meselemiz yoktur.)

Şimdi size yukarıda ana hatlarıyla sunduğumuz kategorik yaklaşımın, bilim felsefesi niteliğindeki fikrî alt yapısını sunacağız. Eğer bu aşağıdaki fikrî alt yapı yaratıcının varlığına inanan biri tarafından tam anlaşılırsa ve karşısındaki evrim taraftarı muhatabına da tam anlatıp ona göre konuşursa, o kimsenin hiç kimseyle bir probleminiz olmayacağını ve ateistik evrimin zararını etkisiz hale getirerek kolayca yok edebileceğini önemle ifade etmek isteriz. Çünkü evrimi yaratılışın alternatifi olarak görmüyor. Ateistik evrimi reddediyor sadece. Yaratıcının varlığını kabul eden ve evrimi yaratılışın bir mekanizması olarak gören bir yaklaşıma karşı ise akademik manada kabul etmeme gerekçesini ifade eder, olur biter.

Burada özellikle şu kısım muhataplar çok önemlidir: Evrimi sadece canlı oluşumunun bir mekanizması olarak takdim eden ve gerçek etki edici sebep olarak sunmayan ve “biz işleyicinin kim olduğuyla ilgilenmiyoruz, bu bizim konumuzun dışındadır, biz süreçle ilgiliyiz” diyenler. İşte bu kişilere ise “tamamdır, bizim sizinle hiçbir meselemiz yoktur, siz bize biz size ilişmeyiz ve ilişmemeliyiz. Çalışma ve araştırmalarınıza devam edin ve bir şey bulursanız bize de haber verin!” demekle yetinilir o kadar.

Evrimle ilgili kategorik yaklaşımımızın fikrî alt yapısı:

Yanlış anlamaları önlemek için başta belirtmek isteriz ki, burada vurgulanan husus, evrimin bir gerçek olması durumunda bile yaratıcı ihtiyacını ortaya kaldırmayacağı ve yaratılışa bir alternatif olamayacağı ve evrimin bir işletim mekanizmasının açıklamasından fazla bir kıymetinin olmadığıdır.

İfadelerde ilk planda yanlış anlaşılabilecek cümleler, sonraki cümle ve cümlelerde açık kapı bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmuştur. Yaratıcıyı reddetmeyen bir evrim yaklaşımını kabul etmeme ve hatta bilimsel nitelikten uzak görme gerekçelerimiz ise, Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı isimli kitabımızın Tabiat Risalesi Açılımları bölümünde detaylı olarak açıklanmıştır. (Sözüer, 2017)

Evrim, canlıların meydana geliş ve işleyiş mekanizmasıdır. Gerçek etki edici bir sebep değildir ve olamaz. Yani canlıların meydana gelmesinde bir evrim mekanizması işliyor olsaydı bile, bu durum yaratıcının gerekliliğinin ortadan kalkmasını netice vermeyecekti.

Tevhid inancı, mekanizmaların mahiyetinin ne olduğuyla değil işleteninin kim olduğuyla ilgilenen ve böyle yaklaşımları direk olarak muhatap almayan üst bir modeldir.

Kısacası, yaratılışın alternatifi evrim değildir. Yaratılış modeli, eşya ve canlıların (ve canlıların işleyişlerinin ve mekanizmalarının) kim tarafından yapıldığı ve işletildiği sorusuna, evrim ise nasıl ve hangi mekanizmalarla işlediğine cevap verir.

Meselenin özü İslam dini açısından şudur: Kur’ân’ın esas maksadı, yaratıcıyı ve sanatkârı ders vermek ve eşyanın intizamından onun varlığına delil getirmektir. Bu noktaya intikal etmek önemlidir. Kur’ân’ın ilgilendiği bakış açısı budur. Gerisi maksada zarar vermeyen teferruatlar hükmündedir.

Öyle olmuş ya da böyle olmuş, bu bilimin sahasıdır. Kur’ân, bu konuda tamamen serbest bir alan bırakıyor. “Siz araştırın, bunu siz öğrenin” diyor ve buna hararetle teşvik de ediyor. Ama süreci ve işleyiş şekilleri ne olursa olsun, nasıl bir tarzda meydana gelirse gelsin, şu intizama muhakkak dikkat etmemizi, o vesileyle yaratıcının varlığına ulaşmamızı istiyor. Çünkü intizam değişmiyor, ortada duruyor. Önemli olan da bunu fark etmemiz. Kur’ân da bu intizamı ders veriyor.

Evrim mi, bilim mi, tabiat mı, çoklu evrenler mi, yoksa yaratıcı mı? Böyle bir ikileme, böyle bir ayrıma, aralarında tercihte bulunmaya gerek yok ki. Hepsi bir arada çalışıyor zaten! Mekanizma tek! Bir uçağı termodinamik kanunundan ayıramazsınız, ayrı düşünemezsiniz. Bizim itiraz ettiğimiz nokta, neden o uçağın mühendisinin hesaba katılmadığıdır. Bütün derdimiz budur.

Bir televizyonun kullanım klavuzunu ve eskiden yeniye tüm modellerin “evriminin” şemasını içeren bir tanıtım broşürünü bulan birinin “artık televizyonların yapılışını açıklamak için bir elektronik mühendisine ve üretici bir fabrikaya ihtiyacımız kalmadı” demesi ne derece hakikatten uzak bir safsata ise; işleyiş kaideleri ve oluşum mekanizmaları yerindeki evrim mekanizmalarının da yaratıcıya olan ihtiyacı ortadan kaldırdığı düşüncesi bu misalden kat be kat daha büyük ve uydurma bir safsatadır ve bir bilim yalanıdır.

Yıllarca evrimin canlıların oluşumunu açıklamak için geliştirilmiş bir teori olduğu telkin edilmiştir. Burada evrimi iki kısma ayırmalıyız.

Birisi, evrimi sadece canlı oluşumunun bir mekanizması olarak takdim eden yaklaşım ve gerçek etki edici sebep olarak sunmayan yaklaşım. Bu durumdaki bir takdim bir yaratıcının varlığı fikrine tehdit teşkil etmemektedir. Çünkü işleyiş ve mekanizmalar, asıl sebep ve işletenin yerinde olamaz ve yerine geçemez.

Diğeri ise, evrim mekanizmalarının da ne ile çalıştığı sorusuna karşın “elbette tesadüfle” diye cevap vererek (veya vermeye mecbur kalarak) evrime dayalı mekanizmaların (kendi kendine, maddi sebeplerle oluşup, yaratıcı gibi bir açıklamaya muhtaç olunmadan) canlıların gerçek açıklaması olarak kabulünün bilimsel bir gerçek olarak benimsenmesi gerektiğini dava edenlerdir. İşte bu kısım ise kategorik olarak temelden hatalı bir yaklaşımdır.”

Evrim ve yaratılışı karşı karşıya getirmeden ateistik evrimin tesirini ortadan kaldırmak, hem stratejik açıdan hem akademik açıdan daha uygun ve akıllıca görünüyor. Biz elbette ateistik evrime karşı çıkacağız ancak evrim bir bilimsel yaklaşım olarak ve bir mekanizma olarak görülmesi zaten bir yaratıcının varlığı fikrine tehdit teşkil etmiyor. (gerçi biz ateistik evrimi bilimsel bir teori olarak değil, kurgusal niteliği sebebiyle bir bilim kurgu hikâyesi olarak görüyoruz) Ayrıca tabi ki evrim ve tekâmül(gelişim); yani canlıların türler arası geçişi ile bir canlının hayatı boyunca geçirdiği süreçleri de birbirinden ayırmak lazımdır. Bu ikincisine evrim diyen ve buna bilimsel gerçektir diyen biriyle neden problemimiz olsun ki?

Netice olarak: Evrim ne yaratılışın alternatifidir, ne de yaratılış gibi bir üst modelin muhatabıdır. O olsa olsa bir mekanizmadır. Biz de işletim sistemleri yerindeki evrimi karşıt görüş yerine de say(a)mayız. Buna akıl ve bilim izin vermez. Çünkü yaratılış ve tevhid modeli, “işleteni” konu alır, “işletileni ve işleyeni” değil.  Analiz sonucunda, evrim ve yaratılışının kategorik farklılıklarını ortaya koymanın; ateistik evrimin tesirini ortadan kaldırmak ve etkisizleştirmek için çok uygun ve stratejik bir akademik yaklaşım olduğu ortaya çıkmıştır.

Açıkça görüldü ki, evrimi kabul edenleri de, evrimi de kategorilere ayırmalıyız. Ayrıca ateistik evrimin kendisini de doğru kategoriye yerleştirmeli ve mahiyetini deşifre etmeliyiz ki, hem zararını ortadan kaldıralım ve etkisizleştirelim, hem de bilim camiasıyla sorun yaşamayalım.

Bu analiz sonucunda ortaya çıkan sonuca göre aşağıdaki iki sorunun cevabı ne olmalıdır?

1- “Evrim, eğitim müfredatlarından tamamen çıkarılmalı ve yerine sadece yaratılış mı koyulmalıdır?”

2- “Eğitim müfredatlarında evrim ile ilgili ifadeler aynen muhafaza mı edilmelidir?”

Her iki sorunun cevapları ve bu yöndeki kanaatimiz şöyledir:

1- Birinci soruya cevabımız: “Hayır!”dır. Yani bizce farklı bilimsel yaklaşımlar birlikte sunulmalı ve evrime de muhtemel bir bilimsel görüş olarak yer verilmelidir. Ancak evrimin gerçek mahiyetinin ne olduğu ve bir görüşten öte pratik gerçeklik bile olsa, canlılığın gerçek açıklaması olamayacağı ve bir işletim mekanizmasından başka bir anlam ifade etmediği gerçeği, inceleme yazımızda yapıldığı gibi tüm detaylarıyla vurgulanmalıdır. Evrimle ilgili tüm ifadelerin ortadan kaldırılması, ateizmle eşdeğer görülmesi ve yaratılışın alternatif görüşü olarak görülerek tamamen reddedilmesi hatalı olur. Hem bilimsel ve akademik yaklaşım açısından bir görüşün yok sayılması uygun düşmez. Hem de bilgiye ulaşımın çok kolay olduğu çağımızda ateistik evrimle ilgili propagandalara daha çok merak uyandırır ve faydadan çok zarar verir.

2- İkinci soruya cevabımız: “Hayır!”dır. Canlıların ve türlerin meydana gelişinin doğrudan kaynağı ve gerçek etki edici mekanizması ve doğru ve gerçek açıklaması ve “inkâr edilemez bir bilimsel gerçek” olarak gören ve gösteren “ateistik evrim” ifadeleri, eğitim müfredatından tamamen kaldırılmalıdır. Zaten evrim görüşü hayatın değil, türlerin ortaya çıkışıyla ilgili bir görüştür. Evrim, hayatın değil “türlerin kökeni” hakkında açıklamada bulunur. Evrim hakkında eskiden beri yer verilen ifadeler yerine evrim görüşü, kategorilerine ayrılarak, doğru yerine yerleştirilmelidir. Yaratılış modeli ise, delile ve araştırmaya dayalı olarak, akademik bir tarzda ve tüm detaylarıyla ders verilmelidir. Mantık kurgusu sağlam ve kuvvetli çözümlemelerle, yaratılış modelinin akademik ve bilimsel bir yaklaşım olduğu tespit edilmeli ve eğitim müfredatında bu modelin benimsendiği ifade edilmelidir.

Cevabımızın ikinci maddesinde geçen “ateistik evrim ifadelerinin, eğitim müfredatından tamamen kaldırılması” hakkındaki ifadelerimizle ilgili önemli bir uygulama ölçüsünden bahsedeceğiz. Çünkü bu konuda gereksiz ve aşırı bir hassasiyet gösterilebilmektedir. Akademik hassasiyet ve tahkik mesleği (araştırma ve delile dayalı olarak inceleme) yaklaşımı konusundaki bu önemli ve hassas noktayı vurgulamakta büyük fayda görmekteyiz. Şöyle ki:

Tahkik namına söylenilen söz ile hakikat namına söylenilen söz ayrıdır. Her birinin kendi makamında hakkı ve yeri vardır, karıştırmamak gerekli ve şarttır. Bu ayrımın kullanıma örnek olması açısından Risale-i Nur’dan çarpıcı bir ifadeyi aşağıya almak istiyoruz:

“Elhasıl, buraya kadar tahkik namına ve hasmı ilzam (muhatabı susturma) hesabına idi. Bundan sonraki cümleler hakikat namına ve iman hesabınadır. Evet, tahkik öyle dedi; hakikat ise diyor ki:” (Nursî, 1996)

Mantıki çözümlemelerde sonuca varabilmek için muhtemel alternatifleri ve bunların gerektirdiği zarurî durumları açıkça ortaya koymak şarttır ki, bundan hakikat ortaya çıksın.

Evet, ne yazık ki birçok kişinin bahsettiğimiz ayrımdan (hatta akademik düzeyde bile) habersiz olduğunu üzülerek görmekteyiz. Bir akademik yazımızda tahkik namına ifade ettiğimiz şu ifadelere bakınız:

“Evrim, canlıların ‘meydana geliş ve işleyiş mekanizmaları’ noktasında (kurgusal nitelik arz eden ve bilimsel bir teoriden çok bir bilim kurgu hikayesi niteliğindeki) alternatif bir teoridir. Mekanizmanın ise şu veya bu olması, meydana gelen canlının bir yaratıcısının olup olmaması veya tesadüfen oluşup oluşmadığı konusunda bağımsız bir değişkendir. Yani ‘yaratıcı, canlıları yaratırken evrim mekanizmasını kullanarak yaratmış da olabilir’. Öncelikle bunu ortaya koymak gerekiyor.”

Geçmiş bir zaman diliminde yukarıdaki metindeki ‘yaratıcı, canlıları yaratırken evrim mekanizmasını kullanarak yaratmış da olabilir’ ifademiz mahsurlu görüldü ve mecburen “canlıların meydana gelmesinde bir evrim mekanizması işliyor olsaydı bile, bu durum yaratıcının gerekliliğinin ortadan kalkmasını netice vermeyecekti.” şeklinde değiştirmiştik. İşte bu gereksiz ve aşırı hassasiyet tahkik namına olan üsluptan habersiz olmanın neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Başka bir örnek için lütfen aşağıdaki ifadelere bakın:

“Bilimsel amaca uygun değildir bir tanrıyı düşünmek. O ihtimali düşünmek bile bilimselliğe yakışmaz.” deniliyor. Peki neden? Şu önümüzdeki bilgisayarın, “görmediğimiz bir bilgisayar mühendisi” tarafından ya da “detay özelliklerini bilmediğimiz bir fabrika” tarafından üretildiğini düşünmek, bilimselliğe hangi nedenle aykırıdır? …….. Böyle bir kuralı dayatmak, bilim yaptığını iddia eden hiç kimsenin haddi değildir ve olamaz. ‘Yaratıcının varlığı ihtimali karşısında böyle bir kural olacak şey midir?’ Bunun adına nasıl “bilimsel düşünce tekniği” denilebilir? Bu tamamen bilim dışı bir düşünce tekniğidir. Bilimsel düşünceye asıl uygun olmayan tavır, yaratıcının olabilirliği ihtimaline karşılık, kesinlikle yokmuş gibi davranmak, bütün kural ve kaidelerini bu hata kabul üzerine bina etmek, kâinatın bütün işleyişini yaratıcı yokmuş gibi anlatmak ve öyle yorumlamak, bir yaratıcının varlığı fikrinden bile rahatsız olmaktır.”

İşte yine yukarıda geçen ‘Yaratıcının varlığı ihtimali karşısında böyle bir kural olacak şey midir?’ şeklindeki ifadelerimiz editör tarafından “Yaratıcının varlığı karşısında böyle bir kural olacak şey midir?” şeklinde düzeltilmişti. Halbuki bu makama uygun olan tahkik hesabına söylenmiş olan “Yaratıcının ihtimali karşısında” ifadeleridir. İncelemenin makamına gayet uygun olan ifadelerimizin o şekilde düzeltilmesi, yapılan analizin anlatım tekniğinin etki gücünü aşağıya çekmekten başkaca bir işe yaramamıştır.

Bir başka örnek daha vermek istiyoruz. Risale-i Nur’un Tabiat Risalesi’nde eşyanın meydana gelme ihtimalleri sıralanır hatırlarsanız. Maddi sebepler, tabiat ve kendi kendine oluşma ihtimallerine ilave olarak dördüncü bir şık olarak yaratıcı denilir. İşte bu tahkik namına söylenmiş cümlelerdir ve böyle kurulmalıdırlar. Yoksa daha baştan, tahkik esnasında “Eşya Allah tarafından yaratılmıştır, bu düşünceler batıldır.” denilse analiz üslubuna uygun düşmeyecektir.

Diğer bir örnek ve bu konudaki önemli bir tespitimiz de şöyledir: (Bu ifadeler “Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı” isimli temel/kaynak eğitim kitabımızda yer almaktadır.)

“Kitabımızdaki tahlillerde ‘oluşum’ gibi faili meçhul ifadelerin ‘yaratılış’ gibi faili mevcud ifadelere (bazen) tercih edilmesi hakkında önemli bir bilgilendirme:

İlmî, akademik bir inceleme ve tahlil yapılırken önyargılı bir inceleme tarzından kurtarmak için, bu tarz bir kullanım çok daha uygun olabilmektedir. Bir hüküm koymakla ilgisiz bir biçimde, tahkik ve araştırma adına söylenilen söz ile, hakikat namına söylenilen sözü birbirinden ayırmak gereklidir. Ayrıca yaratıcının varlığını kabul eden bir yaklaşımla hazırlanacak kitaplarda her durum için faili mevcut ifadelerin kullanılmasının şart koşulması, kanaatimizce uygun değildir. Nasıl ki en dindar insan dahi günlük kullanımda “yağmur yağıyor” der, “yağdırılıyor” demez ve demesi de sebepler dairesinde yaşadığımız için gerekli ve farz değildir.” (Sözüer 2017)

Ve son olarak, bahsettiğimiz tahkik hesabına söz söylemenin ve hakikati bu suretle açığa çıkarmanın en parlak bir örneği evrimle ilgili bu inceleme yazımızdır. Bu incelememizde evrimin yaratılışa hiçbir durumda alternatif olamayacağının açıkça ortaya koyan bir çözümleme yapılması, tam yerinde ve çok gereklidir.

Aynen Risale-i Nur içinde çok defa yer verilen “zerrelere havale edilmesi için her birinin ilahlık özelliğine sahip olması gerektiği”nin ifade edilmesinin tam yerinde ve gerekli olduğu gibi. Bu tarz soruları tahkik ve analiz maksadıyla sormaktan çekinmemek lazımdır ki hakikat ortaya çıksın. “Evrim gerçek olunca ne oluyor?” “Yaratıcıya olan ihtiyaç ortadan mı kalkıyor?” Bunun deşifre edilmesi çok önemlidir çünkü bazıları “Evrim yaratıcıya olan ihtiyacı ortadan kaldırdı” demektedir. Zaten inceleme yazımız da bu yöndeki sorgulamalar yapmak suretiyle evrim mekanizmalarının iç yüzünü ortaya koymuş ve hiçbir durumda yaratılışa alternatif olamayacağını en parlak şekilde açığa çıkarmıştır.

Son olarak tekrar önemle vurgulamak isteriz ki: Mantıki çözümlemelerde sonuca varabilmek için muhtemel alternatifleri ve bunların gerektirdiği zarurî durumları açıkça ortaya koymak şarttır ki, bundan hakikat ortaya çıksın.

Kaynaklar:

Sözüer E, Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı temel/kaynak kitabı ve akademik ders müfredatı, Tabiat Risalesi Açılımları, s. 215, Cinius Yayınları. 2017

Sözüer E, Yaratıcının Akademik İspatı (Tabiat Risalesi Açılımları), Google Books 2017

Sözüer E, 3. Yaratılış Kongresi Sunum Videosu ve Tebliğin Tam Metni, Her Şey İlahî Kudretle Nasıl Meydana Geliyor, 2019. https://wp.me/p6RGG1-1Gb

Sözüer E, “Evrim ve Kur’ân Mucizeleri Üzerine Bilimsel Bulgular Hakkında” isimli inceleme yazısı.  2015.https://risaleinuregitimprogrami.com/2015/10/29/evrim-ve-kuran-mucizeleri-uzerine-bilimsel-bulgular-hakkinda

Sözüer E,  “Tabiat Kanunlarına Yaklaşım” isimli seminer ve inceleme yazısı. 2017.

https://risaleinuregitimprogrami.com/2017/01/11/tabiat-kanunlarina-yaklasim-mesnevi-i-nuriye-muzakereleri-2/

Sözüer E,  2. Uluslararası Yaratılış Kongresi Tebliği: Tabiattaki Maddî Sebeplerin Bir Araya Gelerek Canlıları Oluşturması Mümkün Müdür? 2018. https://wp.me/p6RGG1-1cl

Hawking S, Büyük Tasarım (The Grand Design). 2010

Darwin C, Türlerin Kökeni (Origin of Species), s. 172, 280, John Murray yayınevi, 1859

Nursî S, Mektubat, Şakk-ı kamer Risalesi, s.300, Envar Neşriyat, 1996


Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

Yazar: Ediz Sözüer

Ediz SÖZÜER 1974, Ankara doğumludur. Gelir İdaresi’nde Gelir Uzmanı olarak görev yapmaktadır. “Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı”, yazarın ilk etapta internet ortamında ücretsiz olarak yayınlanarak daha sonra basılmış ve tüm çalışmalarının üzerine bina edildiği temel ve kaynak kitap çalışmasıdır. Deneme mahiyetinde kaleme aldığı Risale-i Nur izah metinleri ve Risalehaber sitesinde makale yazmakla başlayan yolculuğu, Risale Akademi’de sunulmaya başlanan görsel destekli ve akademik temelli “Tabiat Risalesi Açılımları Seminerleri”yle devam etti. Manevî bir ilim hazinesi olan Risale-i Nur eserleri içindeki Kur’ânî hakikatlerin insanlığa mal edilmesinde ve toplum olarak muhtaç olduğumuz zihinsel dönüşümün gerçekleşmesinde önemli bir katkıda bulunma kabiliyetinin bulunduğuna inandığı kitap çalışmasını, hep bir proje kıymetinde gördü. Tamamlanan kitap çalışmasını daha geniş kitlelere ulaştırmak için, bu çalışmanın üzerine bina edilerek hazırlanmış ve “görsel bir kitap” mahiyetindeki “Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı”nı iki haftada bir sürekli bir program olarak vermeye başladı. Ayrıca zaman zaman akademik eğitim faaliyetlerinde de “Medresetüzzehra Eğitim Yaklaşımı” ve “Risale-i Nur İzah Çalışmaları” hakkında sunumlar gerçekleştirdi. 2018 yılında ise Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı'nın temel/kaynak kitap çalışması, din araştırma dalında "Altın Kalem Yazarlık Ödülü"ne layık görüldü. Kitap çalışması ve eğitim programının yazılı ve görsel tüm içerikleri, notere onaylatılmış muvafakatname ile her türlü serbest kullanım, basım ve yayım hakkı tanınmasıyla; başta Risale-i Nur’a, Kur’ân’a ve İslam’a gönül vermiş herkese ve tüm insanlığa mal edilmiştir. (Muvafakatnameye ana sayfadaki "Telif Hakkı Bildirisi" isimli menüden ulaşabilirsiniz) Bu çalışmalardan haberi olanlardan ciddiyetle istediği ve Risale-i Nur’a gönül vermiş insanlara samimiyetle ifade ettiği şudur: “Kıymetsiz ve önemsiz şahsıma değil, bu çalışmalar vesilesiyle Allah’ın bir nimeti olarak harika bir şekilde ortaya çıkan hakikatlere önem veriniz ve onlara sahip çıkınız. Sizden tek istediğim budur.”

One thought on “8. Yaratılış Kongresi Bildiri Videosu ve Tam Metni-Evrim, Yaratılış ve Ateizm Hakkında Kategorik Değerlendirmeler

  1. Geri bildirim: Evrim Teorisi Eleştirilerinde Kategorik ve Metodolojik Usul Hataları Hakkında | KEŞİF YOLCULUKLARI: Farklı Mana Açılımlarıyla, İzahlı ve Görsel Destekli Risale-i Nur Eğitim Programı

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.