KEŞİF YOLCULUKLARI: Farklı Mana Açılımlarıyla, İzahlı ve Görsel Destekli Risale-i Nur Eğitim Programı

Medresetüzzehra Eğitim Yaklaşımı'nın Bilim Felsefesini Oluşturmaya Katkıda Bulunmayı Hedefleyen Akademik Eğitim Faaliyetleri

İkaz ve Bilgilendirme Yazısı-İstanbul Sözleşmesi Hakkında Yazdıkları Gerçek Dışı Yazı Hakkında, 7 Ayrı Kişi ve Kuruma Gönderilen İkaz ve Bilgilendirme

2 Yorum

İkaz ve Bilgilendirme Yazısı  

İstanbul Sözleşmesi Hakkında Yazdıkları Gerçek Dışı Yazı Hakkında, 7 Ayrı Kişi ve Kuruma Gönderilen İkaz ve Bilgilendirme 

Bilgilendirme: Aşağıdaki mail 7 ayrı kişi ve kuruma gönderilmiştir. (yazar, profesör, dernek vs.)  

Not: İstanbul Sözleşmesi’nin ideolojik olarak çarpıtılmasıyla ve yanlış uygulamalarıyla; (ahlaken doğru ve kalıcı etkili) müspet mücadele yöntemleri en aşağıdadır.

Önemli Bilgilendirme: Kişi ve kurumların isimlerini açık olarak da yazabilirdik fakat bunu tercih etmememizin sebebi, toplumumuzda bu türden eleştirilerin yeterince olgun karşılanmaması ve birinin kusurunu deşifre ederek, onu teşhir etmek gibi algılanmasıdır. Muhataplarımız böyle algılamasa da, birilerinin böyle algılamasının önüne geçmek ve kusur teşhiri yapıyormuşuz gibi bir imaj olmaması maksadıyla ve konuyla ilgili yazı yazan ve beyanda bulunanlar bilindiklerinden yazmadık. Yalnız profesör bir muhterem hocamızın ismini “A. Hocam” olarak yazmayı uygun gördük.)

Mail Metni: 

Not: Lütfen bu maili çok ciddiye alın ve vakit ayırıp okuyun veya bunu yapmazsanız, yazmış olduğunuz yazıyı tashih edici bir yazı yazın (veya yapmış olduğunuz paylaşımı geri çekin), özür dileyin ve bir daha bilgi sahibi olmadığınız bir konuyu araştırmadan beyanda bulunmayacağınızı ifade edin!


(Aşağıdaki hitap ve ilk iki paragraf sadece A. Hocam’a gönderilen mail metnine aittir. Onun altındakiler ortaktır.)

Selamün aleyküm, yazdığımız bazı yazıları ve İstanbul Sözleşmesi hakkındaki çok önemli tespitlerimizi sizinle paylaşıyoruz. Aşağıdaki ifadelerden zerre kadar kırılıp gücenmeyiniz, tamamen hak adına söylenmiştir. Siz böyle ikazları kişisel algılamamak ve olgunlukla karşılamak gerektiğini çok iyi bilen bir insansınız. Fakat bunun gereğini mutlaka yapmanızı ve hakkı teslim ve ifade etmenizi bekliyoruz sizden. Yoksa yanımızda ve hak katında iftiracı ve yalancı olarak kaydedileceksiniz! (Sizden beklentimiz bu yönde değil elbette!)

Facebook’ta size hitaben olan ifadelerimizden: “A. hocam, aç şu İstanbul Sözleşmesini bir kez olsun da oku, bize de haber ver hangi maddesiymiş, zinanın suç olmasını kaldıran madde! Ama bu kadar utanmadan yalan ve iftira da edilmez! Ayıptır! Eğer araştırmadan ve bilmeden paylaşıyorsanız, (ki en iyi ihtimal bu, yoksa çirkin bir yalancılık bu) bilgi sahibi olmadan böyle bir şeyi paylaşmanızın, hele de araştırmacı bir profesör olarak asla kabul edilebilir ve mazeret teşkil edecek yanı yok!”


Aşağıda ifade ve izah ettiğimiz iftiracı ve yalancı güruhun arasına katılmak istemezseniz, Yazmış olduğunuz yazıyı (yapmış olduğunuz vahim paylaşımı) tashih etmenizi ve araştırmacı bir profesör (yazar, ehil kalem vs.) olarak gerçekleri ortaya koymak maksadıyla bir yazı yazmanızı tavsiye ve rica ederiz. (Tabi bunun için önce İstanbul Sözleşmes’nin metnini okumalısınız! Aşağıda adresi var.)

Bakalım siz gerçekleri ortaya koyabilecek kadar cesur olabilecek misiniz? Bu idealist tavrı böyle bir ortamda gösterme hakperestliğinin, hak katında ciddi bir kıymeti olacağından şüpheniz olmasın! Sizden bunu bekliyor ve ümid ediyoruz!

Aşağıya bazı yazılarımızı metin olarak kopyalıyoruz. (siz direk muhatap değilsiniz elbette.) Diğerleri link şeklinde. Selamlar..


İslamî Kesimden Hakperestlik Talebi!

Hiç sevmediğim bir tabirle bazıları bize soruyorlar: Nasıl olur da, İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyorsunuz! Esas itibariyla biz sözleşmenin savunucusu değiliz. Düne kadar metnini hiç okumadığımız bir sözleşmeydi. Biz hakka ve hakikate taraf oluyoruz ve yalana ve iftiraya karşı çıkıyoruz.

Evet, dinimiz olan İslamiyet, her zaman ve her şartta ve her şeyden önce bize doğru sözlü olmamızı şiddetle emrediyor! Allah’a iman etmiş bir insanın (gafletle) her günahı işleyebileceğini fakat asla yalan söyleyemeyeceğini açıkça bildiriyor. Çünkü yalan, Allah’ın yaratmadığı bir şeyi yaratılmış gibi göstermektir ve bu yönüyle ilahî kudrete bir iftira olmakla en dehşetli günahtır. (Allah’ı inkar etmek de, en büyük yalandır.)

“Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur.” (İsra, 17/36)

“Görmediği bir şeyi iki gözüyle görmüş gibi göstermek, iftiraların en büyüklerindendir.”(Buharî, K. et-Ta’ber, bab: 45)”

Şimdi bizim üzerinde durduğumuz iki noktadır:

1- Bu sözleşmede ahlakî ve manevî değerlerimize aykırı düşecek ve karşı çıkılacak herhangi bir unsur bulunmadığını gözlerimizle gördük. Bu nedenle siz de okuyun görün istiyoruz.

2- Bu sözleşmeye karşı çıkmak için bin türlü yalan ve iftiralar uydurarak güya dini ve ahlakı korudukları zannedenlerin, en büyük ahlaksızlıklığı yaptıklarını ve böyle bir şeyin ne dinen ne ahlaken, hiç bir şekilde kabul edilemeyecek bir yanlış ve büyük bir günah olduğunu ifade ediyoruz.

Çoğu kişi yapılan kara propagandaların etkisiyle, bilmeye ve araştırmaya ihtiyaç hissetmeden ve söylenenlerin gerçek dışı olabileceğinden şüphe bile etmeden karalıyor İstanbul Sözleşmesi’ni. Halbuki sözleşmenin içeriğinden haberi bile yok! Açıp okumamış bile! Bilmedikleri için değil, araştırıp öğrenmedikleri için, ne kadar iyi niyetli olsalar bile, sorumluluktan kurtulamazlar.

Hadi, bazı dine ve ahlaka muhalif kimseler, kendi ideolojilerine sözleşmeyi alet etmek için yalan söylüyorlar. Bunun en azından anlaşılır bir tarafı var.

Fakat Allah’tan korkup, kuldan da utanmayan, güya dini ve ahlakı korumak adına sözleşmede olmayan bin türlü yalanları söyleyenler! Buna nasıl anlam vereceğiz?

Halbuki sözleşmeyi kendi ideolojilerine alet edenlere karşılık vermek adına sözleşmede uydurdukları şekilde hiç bir madde olmadığını mı göstermek mi doğrudur, yoksa onların yalanından çok daha da ileri gidip türlü yalan ve iftiralarla sözleşmeyi karalamak mı doğrudur? Allah basiret ve ahlak versin!

Hakperestlik Talebi!

Bu güruhun arasına katılmak istezseniz, İslamî kesimden bilmeden veya bilerek sözleşme aleyhinde yalan ve ifitra içerikli yazı yazanların yazılarını tashih etmek maksadıyla ikinci bir yazı yazmalarını tavsiye ve rica ederiz.

Bakalım gerçekleri ortaya koyabilecek kadar cesur olabilecek misiniz?

Bu idealist tavrı böyle bir ortamda gösterme hakperestliğinin, hak katında ciddi bir kıymeti olacağından şüpheniz olmasın!

Söylenen yalanları, delilli ispatlı çözümlemeleriyle aşağıdaki adresten (1 Nolu yazı) okuyabilirsiniz.


Bana “İyi Niyetli” (Yani Saf!) Diyenlere…

Elimizde iftiharla taşıdığımız ve düşmesine müsade etmediğimiz bayrağımız işte budur:

“Aşağılık ve düşük bir ahlaksızlıkla galip olmak bize cehennem gibidir. Doğruluk ve mertçe yapılan mücadelede yenilgimizse, iftihar vesilemiz ve cennet mekanımızdır!”

Bize dediler: “o sizin iyi niyet temenniniz. Lakin gerçek böyle değil. İstanbul Sözleşmesi’ni ne hazirlayanlar ne de uygulayanlar sizin gibi düşünmüyor.”

Şimdi bize böyle yazanlara karşı biz şöyle cevap veriyoruz ve çok önemli bir hakikati bu vesileyle ortaya koymak istiyoruz.

“Gerçekten yazdıklarımızın hangi anlama geldigini anlayamıyorsunuz değil mi? Çünkü aynı ilke ve değer yargılarına sahip değiliz!

Sizin gözünüzde biz sadece “iyi niyetli” biriyiz! Fakat biliniz ki, zannettiğiniz gibi ben çok iyi niyetli biri (yani saf!) değilim, sadece ahlakî ilkelerim var!

Ahlakın tek bir ilkesi, dinin tek bir düsturu ve Kur’an’ın tek bir emri, bizim için muvaffak olmaktan, menfaate uygun hareket etmekten ve galip gelmekten 1000 kat daha kıymetlidir ve bunlar o cam parçalarına değiştirilemeyecek elmas değerindedirler. Asıl olan Allah’ın razı olduğu şekilde düşünmek, inanmak ve yaşamaktır.

Meşru çizgide kalınarak yapılan bir mücadelede yenilmeyi, her zaman ve her şartta gayr-ı meşru bir muvaffakiyete tercih ederiz.

“Eski Said olsaydı, Antere gibi diyecekti” diyen Bediüzzaman gibi biz de diyoruz ki:

“Zilletle ele geçen âb-ı hayat, tıpkı Cehennem gibidir. İzzetle Cehennem ise, medar-ı iftihar bir menzilim olur.”

Evet, aşağılık ve düşük bir ahlaksızlıkla galip olmak bize cehennem gibidir. Doğruluk ve mertçe yapılan mücadelede yenilgimizse, iftihar vesilemiz ve cennet mekanımızdır!


Müslümanlar Olarak Bu Kadar Düşmüşüz Demek Ki!

Bana hala İstanbul Sözleşmesi ile irtibatlı yanlış uygulamalardan ISRARLA dem vuranlar ve “Evet, sözleşme üzerinden gerçek dışı çıkarımlar yapılması da doğru değil!” diye bir cümleyi kuramayanlar!

Siz demek ki, yalan-iftira-çarpıtma-ahlaksızlık-gerçek dışı beyan ve iddiada bulunarak karalama gibi şeyleri hiç yanlış görmüyorsunuz!

Evet, sonunda bu ISRARLARININ NEDENİNİ ve haber verdiğimiz ahlaksızlıkların neden hiç ilgilerini çekmediğini (güya ahlaksızlığa karşı çıkıyorlar!) anlamış bulunuyoruz:

Bu büyük günahları hiç umursamıyor hatta yapılan çirkin ve ahlaksız işi doğru ve gerekli görüyor olmalılar ki, sürekli yanlış uygulamalara vurgu yapıyorlar ve dikkat çektiğimiz kabul edilmez yanlışlığın üzerinde hiç durmuyorlar!


İslamî Kesim, İstanbul Sözleşmesini Karalamakla Kendi Bacağına Kurşun Sıkıyor!

Dine ve ahlakî değer yargılarına muhalif olanların, İstanbul Sözleşmesi’ni kendi ideolojilerine alet etmek için, sözleşme maddelerine yanlış manalar yakıştırmalarını ve kullanmalarını anlayabiliriz de,

İslamî kesimin söz konusu maddeler, kendi aleyhinde olmadığı halde zorlama ve uydurma çıkarımlarla, hatta dine muhalif kesimden çok daha ileri giderek maksadının çok dışında manalar vermelerine ve sözleşme maddelerini kendi aleyhlerine çevirmelerine bir türlü anlam veremiyoruz!

Aklınızı mı kaçırdınız siz? Ne yapıyorsunuz?!

Anlaşılan İslamî kesimin, İstanbul Sözleşmesi’ni karalamakla kendi bacağına kurşun sıktığının farkına varması biraz zaman alacak.

Bir türlü böyle şok bir gerçeği kabul etmek istemiyorlar!


Bilmediğin Şeyin Ardına Düşme!

Önceden kominist ve solcuları suçlardım. Hep bir şeylere muhalefet ediyorlar ve karşı çıkıyorlar. Başkaca bir şey yaptıkları yok diye bu menfî mesleklerini hiç hoş karşılamıyordum.

Şimdilerde İslamî kesim aynı tarzı benimsemiş görünüyor! Sloganlar! Protestolar! “Kaldırılsın! İptal edilsin!”

Ne istediğinin bile gerçek anlamda farkında olmayan, karşı çıktığı şeyi hiç araştırmamış bir güruh…

Yazık ki ne yazık…

Halbuki hayat siyah ve beyaz gibi keskin çizgilerle ayrılmamıştır, çoğu zaman gridir. Sapla samanı ayırıp, ona göre hükmetmek gereklidir.

Bir şeye toptan karşı çıkmak da, toptan kabul etmek de, çoğu zaman yanlıştır…

“Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur.”(İsra, 17/36)

“Görmediği bir şeyi iki gözüyle görmüş gibi göstermek, iftiraların en büyüklerindendir.”(Buharî, K. et-Ta’ber, bab: 45)

(Bir kısmının bilmeyerek yaptığını kabul etsek de, araştırıp, doğruluğunu görmeden bir şeye taraf veya karşıt olunmasını asla onaylayamayız.)


İddianızı doğrulayan tek bir sözleşme hükmü gösterin! Biz iddiamızdan vazgeçeceğiz!

Ama gösteremezseniz de, özür dileme ve hakkı teslim etme haysiyetini lütfen gösterin!

Muhatap, İstanbul sözleşmesi’nin toplum ahlakı veya manevi değerlerimize aykırı düştüğünü, hatta eşcinselliği meşru ve hukuki hale getiren bir kanun olduğunu iddia edenlerdir!

Siz bu sözleri sözleşme metnini okuyarak ve içeriğini bilerek söylemiyorsunuz, doğruluğunu teyid etmediğiniz ve hiç araştırmadığınız uydurma propagandaların etkisiyle size ezberlettirileni tekrar ediyorsunuz!

Fakat ne acı ki, bizim emeğimizi bir taraf bırakalım, ne kendinize ve ne hakka saygı için okuduktan ve bilgi sahibi olduktan sonra yazmaya cesaretiniz var! Ancak kuru bir cahil cesaretiniz var! Bu cesaretinizi metni okumakta kullanmanızı öneriyoruz!

“Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur.”(İsra, 17/36)

“Görmediği bir şeyi iki gözüyle görmüş gibi göstermek, iftiraların en büyüklerindendir.”(Buharî, K. et-Ta’ber, bab: 45)

“Yok, ben okudum ve bilerek konuşuyorum!” diyorsanız, aşağıda da iddia ettik, tek bir uygunsuz cümlesini bulun, biz iddiamızdan vazgeçeceğiz. Hadi buyrun metin karşınızda duruyor! Gösterin. Ama gösteremezseniz de, bize gelip özür dileme ve hakkı teslim etme haysiyetini lütfen gösterin!

Bu kardeşiniz, sözleşme hakkındaki kesin kanaatine, 30 sayfalık tam metnini okumak suretiyle vardı ve metin içeriğinin hiç bir yerinde toplum ahlakı veya manevi değerlerimize aykırı düşen tek bir maddenin bulunmadığına; “konu, kapsam ve tanımlar” itibariyle gerçekleştirilmek istenenin, sadece ve sadece “Kadına Yönelik Siddet ve Aile İçi Siddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” etmek olduğuna gözleriyle şahit oldu.

İddia ediyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nin 30 sayfalık metninde kadına şiddeti önleme tedbirlerinden başkaca hiç bir içeriğe rastlayamayacaksınız ve “aile yapısını sarsan” veya “eşcinselliği normalleştiren” tek bir cümleyi dahi içinde bulamayacaksınız!

Biz bulamadık. Çünkü yok! Yanlış manaya çekilip kullanılacak nitelikte dahi tek bir cümlenin yer almadığını biz kendi gözümüzle gördük. Sözleşmenin metni, böyle bir şeye müsaade edecek bir içeriğe sahip değil.

Bulun oyle bir cümle, ben iddiamdan vazgeçeceğim! Yok öyle bir şey diyorum, birileri hala anlamıyor! Hem de metnini hiç okumadan bunu yapıyorlar!

Sözleşme aleyhinde söylenenlerin tamamı çarpıtma ve kara bir propaganda! Biz de böyle şeyleri görmek için okuduk, ne için okuduk sanki zannediyorsunuz! Ama yok işte! Ne diye böyle bir yazı yazma ihtiyacımız oldu zannediyorsunuz. Biri mi dürttü??

Sadece hakkı ve hakikati insanlara ulaştırma arzusu sevk etti beni ve insanların bu açık gerçeğin farkına varmalarını ve uyanmalarını zaruri gördüm, o kadar!

Beni bu sözleşmeye dayanarak yapılan başka hatalı kanun ve uygulamalar veya bu sözleşmede yer verilmeyen ve açık metninden normal şartlarda çıkarılması kabiliyeti bulunmayan bambaşka manalar çıkararak sözleşmeyi kendi ideolojisine alet edenler ilgilendirmiyor. Bu başka meseledir ve bununla mücadelenin müspet yöntemi de başkadır.

Yoksa bu mantıkla her doğru, iyi, güzel şeyin su-i istimal edilmiş veya kötü örneklerini göstererek, onlara karşı çıkmak gerekir ki, bunu sağlıklı düşünen hiç bir akıl kabul etmez.


Kaynak Yazılar ve Sözleşmenin Tam Metni:

İstanbul Sözleşmesi Tam Metin İndirme/Görüntüleme Adresi:

https://drive.google.com/open?id=1dVbgiOL0_He-qySchvdwT-RDCY1_wSj2

1- “Uygunsuz” diye Bize Aktarılan İstanbul Sözleşmesi Hükümlerinin Bazılarının Çözümlemesi!

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158433372314138

2- İstanbul Sözleşmesi Hakkında Temel Bir Yaklaşım: Yasa, Mevzuat vb. Metinlerin Doğru Anlaşılma İlkeleri ve Su-i İstimallerine Karşı Doğru Mücadele Yöntemleri

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158424829739138

3- Sema Maraşlı Hanımefendiye Açık Mektup: İstanbul Sözleşmesi Hakkında Gerçek Dışı İftira Ve Karalamaların Yanlışlığı Hakkında

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158424127184138

4- İstanbul Sözleşmesi’ne İslamiyet Namına Sahip Çıkıyorum Ve Tarafım! Çünkü İtiraz Edilecek Tek Bir Madde İçinde Yer Almıyor!

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158429124469138

5- İstanbul Sözleşmesi’ne İslamiyet Namına Sahip Çıkmak Ve Taraf Olmak Neden Gereklidir? Bu Sözleşmeye Karşı Çıkmanın Ne Zararı Vardır?

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158431688559138

6- İstanbul Sözleşmesi’nin İdeolojik Olarak Çarpıtılmasıyla ve Yanlış Uygulamalarıyla Etkili Mücadele Yöntemleri

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158436815974138


İstanbul Sözleşmesi’nin İdeolojik Olarak Çarpıtılmasıyla ve Yanlış Uygulamalarıyla Etkili Mücadele Yöntemleri

Tüm bunların dışında, “madem bu sözleşmede mahsurlu bir şey yok, peki ortada görünen yanlış uygulama ve su-i istimallere karşı ne yapacağız” diyenler lütfen aşağıdaki yazımızı önemle okusunlar: (Gerçi bu yazı yukarıda 6 no.lu linkte mevcutmuş ama yine vurgulamamızda fayda var.)

(Ahlaken Doğru ve Kalıcı Etkili, Müspet Mücadele Yöntemleri)

https://www.facebook.com/ediz.sozuer/posts/10158436815974138

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

Yazar: Ediz Sözüer

Ediz SÖZÜER 1974, Ankara doğumludur. Gelir İdaresi’nde Gelir Uzmanı olarak görev yapmaktadır. “Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı”, yazarın ilk etapta internet ortamında ücretsiz olarak yayınlanarak daha sonra basılmış ve tüm çalışmalarının üzerine bina edildiği temel ve kaynak kitap çalışmasıdır. Deneme mahiyetinde kaleme aldığı Risale-i Nur izah metinleri ve Risalehaber sitesinde makale yazmakla başlayan yolculuğu, Risale Akademi’de sunulmaya başlanan görsel destekli ve akademik temelli “Tabiat Risalesi Açılımları Seminerleri”yle devam etti. Manevî bir ilim hazinesi olan Risale-i Nur eserleri içindeki Kur’ânî hakikatlerin insanlığa mal edilmesinde ve toplum olarak muhtaç olduğumuz zihinsel dönüşümün gerçekleşmesinde önemli bir katkıda bulunma kabiliyetinin bulunduğuna inandığı kitap çalışmasını, hep bir proje kıymetinde gördü. Tamamlanan kitap çalışmasını daha geniş kitlelere ulaştırmak için, bu çalışmanın üzerine bina edilerek hazırlanmış ve “görsel bir kitap” mahiyetindeki “Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı”nı iki haftada bir sürekli bir program olarak vermeye başladı. Ayrıca zaman zaman akademik eğitim faaliyetlerinde de “Medresetüzzehra Eğitim Yaklaşımı” ve “Risale-i Nur İzah Çalışmaları” hakkında sunumlar gerçekleştirdi. 2018 yılında ise Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı'nın temel/kaynak kitap çalışması, din araştırma dalında "Altın Kalem Yazarlık Ödülü"ne layık görüldü. Kitap çalışması ve eğitim programının yazılı ve görsel tüm içerikleri, notere onaylatılmış muvafakatname ile her türlü serbest kullanım, basım ve yayım hakkı tanınmasıyla; başta Risale-i Nur’a, Kur’ân’a ve İslam’a gönül vermiş herkese ve tüm insanlığa mal edilmiştir. (Muvafakatnameye ana sayfadaki "Telif Hakkı Bildirisi" isimli menüden ulaşabilirsiniz) Bu çalışmalardan haberi olanlardan ciddiyetle istediği ve Risale-i Nur’a gönül vermiş insanlara samimiyetle ifade ettiği şudur: “Kıymetsiz ve önemsiz şahsıma değil, bu çalışmalar vesilesiyle Allah’ın bir nimeti olarak harika bir şekilde ortaya çıkan hakikatlere önem veriniz ve onlara sahip çıkınız. Sizden tek istediğim budur.”

2 thoughts on “İkaz ve Bilgilendirme Yazısı-İstanbul Sözleşmesi Hakkında Yazdıkları Gerçek Dışı Yazı Hakkında, 7 Ayrı Kişi ve Kuruma Gönderilen İkaz ve Bilgilendirme

  1. Fatih Alakuş adlı kullanıcının avatarı

    Ediz bey öncelikle selam ve muhabbetlerimle
    İstanbul sözleşmesi konusunda müslüman çevrenin hiç araştırmadan atıp tutması tamamen asılsız, insafsız ve izansız bir atmasyondan ibarettir.
    Ben ilahiyatçı bir insan olarak atan tutan bu güruhun, erkeği olsun Kadını olsun bu ülkede acı çeken, öldürülen, taciz ve tecavüze uğrayan, zulmünden kaçarken denizlerde boğulan, sefalete sürüklenen Kadınlar için bir cümle etmezken bu konuda yaşanan hukuksuzluk adına hiç bir çözüm üretmezken boş beleş konuşanlara, konuşmalarına cevabınız insaf ilim ve vicdan açısında takdire şayandır.
    Bu konuda mazlum kadınların hukukunu savunma adına İstanbul sözleşmesi, CWEDAL sözleşmesi tüm dünyada Kadına karşı yapılan hak ihlallerine karşı bir hukuki çabadır. Bu sözleşmenin yanında olup savunmak Müslümanlığımızın gereğidir.Bu konuda kibirli, cahil ve enaniyetli güruha cevabınızı çok beğendim.
    Bağnaz güruhla uğraşmak büyük zorlukları olan vicdani ve insani önemli bir çalışmadır.
    Annelerimizin, kızlarımızın bacılarımızın hukukunu içerdiği için, hasılı insanlığımızın gereğidir.
    Rabbim yardımcınız olsun.

    Beğen

    • Ediz Sözüer adlı kullanıcının avatarı

      Allah sizden de bin kere razı olsun ki, ciddi anlamda bizi anlayıp takdir eden neredeyse ilk kişi olduğunuz için. Durum bu kadar vahim. Allah islah etsin. Şerleri hayırlara çevirsin. Çok teşekkür ederiz.

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.