Hem Allah’a İnanıp Hem de Evrim Var Diyenler Evrimi Nasıl Anlıyorlar ve Nasıl Tarif Ediyorlar?
Bir kardeşimiz, yukarıda başlıktaki cümle ile özetlenebilir bir soru sormuş. Meraklılar için faydalı olabilir düşüncesiyle soruyu ve cevabımızı aşağıya alıyoruz.
(Bu arada biz onlardan değiliz. İlmî ve dinî gerekçelerle evrimi kabul etmiyoruz ama ateizm olarak da görülmesinin uygun olmadığını ifade ediyoruz.)
Kardeşimizin Sorusu:
“Selamun aleyküm hocam hayırlı günler. Siz bir ara facebookta paylaşımlarınızda teistik evrim diye bir kavramdan bahsediyordunuz. Ben de bu ara 30. Lem’ada Kayyumiyet bahsini çalışırken evrime de biraz baktım. Bu konuda yayınlanmış makale tez falan bakıyorum. Natüralist evrimcilerin ne dediği açık belli de bu Sinan Canan gibi teistik evrimcilerin ne demeye çalıştıklarını, kendilerinin kabul ettiği evrimi nasıl tarif ettiklerini çözümleyemedim. Açıkçası natüralist evrimcileri anlamak kolay da ben en çok bu teistik evrimcilerin kabul ettikleri evrimi nasıl tarif ettiklerini öğrenmek istiyorum. Sizin bu konularda yoğun çalışmalarınız var. Acaba sizce bu teistik evrim veya, hem Allah’a inanıp hem de evrim var diyenler evrimi nasıl anlıyorlar ve nasıl tarif ediyorlar?Bu konuda beni aydınlatırsanız çok memnun olurum muhterem hocam.”
Cevabımız:
“Aleyküm selam kardeşim. Öncelikle temel/kaynak inceleme yazımız olan “Evrim Mekanizmaları, Yaratıcıya Olan İhtiyacı Ortadan Kaldırır Mı?” isimli yazımızın adresini verelim. Zaman içinde gelişip tekamül ettiği için en son halini (okuduysanız bile) tekrar okumanızı tavsiye ve rica ediyoruz.
Temel/kaynak inceleme yazımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Şunu da söyleyelim, yazının içeriğini dikkatle okuyup hazmettiğiniz zaman, sorularınızın cevaplarının önemli ölçüde (doğrudan olmasa bile ama çoğunlukla doğrudan) bu yazı içinde zaten mevcut olduğunu göreceksiniz.
Sorularınız hakkında bir şeyler söylemek gerekirse:
Sinan Canan, Caner Taslaman gibi teist evrimcilerin naturalist evrimcilerden tek (ve önemli) farkı, bir yaratıcının varlığını kabul etmeleri ve evrimi bir mekanizma ve araç olarak görüp, yaratıcının evrim ile yaratmayı tercih etmiş olabileceğini ve bu manada evrim görüşünü kabul etmenin ateizm olmadığını ifade etmeleridir.
Aslında biz de yazımızda pek çok yerde bu tespiti yaptık ve bunun doğruluğunu ortaya koyduk. Yani evrim yaratıcının yokluğunu gerektirmez ve ateizm demek değildir.
Yine de evrimi (ilmî ve dinî) birçok sebepten kabul etmemek mümkündür ve biz de kabul etmeme gerekçelerimizi yazımızda ilgili diğer yazılarımızı kaynak vererek ifade ettik. Bu arada evrimin kabul edilmemesine ilişkin dinî sebepler (ayet ve hadisler) tevili mümkün olmayacak bir kesinlik arz etmiyorlar. Kesinlik arz ettikleri düşüncesi de, yine bir kanaattir. Bu manadaki dinî delil ve itirazlara yapılan tevilleri okuduğumuzda, bizim sahip olduğumuz kanaat budur. Nas itibariyle, tevil edilemeyecek şekilde bir netlik görünmediği söylenilebilir. Bu nedenle gerek dinî, gerek ilmî anlamda evrim konusunda bu sebeple de çok katı bir karşıt tutuma sahip olmanın ne gereği, ne de faydası vardır. Fakat ciddî zararı vardır.
Şahsî kanaatimizi soracak olursanız, yani derseniz ki:
Acaba dine ve ilme verdikleri zarar itibariyle,
Bir yaratıcının varlığıyla birlikte evrim görüşünü kabul edenler mi,
Yoksa bir yaratıcının varlığını kabul etmekle beraber, hiç bir ilmî tahlil ve kategori ayrımı yapmadan evrim görüşünü toptan reddeden ve evrimi ateizmle aynı görenler mi daha zararlıdır?
Cevabımız: Ahmak dost, akıllı düşmandan elbette daha zararlıdır kaidesince evrime ateizmden farksız bir şekilde mutaassıbane karşı çıkanlar çok daha zararlıdır. Hem ilme hem dine büyük zararları vardır.
Bunun detaylı izahları için lütfen kaynak yazımızı ve içinde linki verilen diğer kaynak yazıların tamamını çok dikkatle okumanıza havale ediyoruz:
Selam ve muhabbetle.”
