Geleceğimizi Şekillendirecek Muazzam Bir Teknoloji mi, Yoksa Sadece Ticari Bir Propaganda mı?
Metaverse, gerçekten ifade edildiği gibi muazzam bir potansiyele sahip ve geleceğimizi şekillendirecek bir teknoloji mi, yoksa sadece ticari kaygılarla ortaya atılan bir propaganda ve spekülasyondan ibaret bir balon mu görmek istiyorsanız lütfen içeriye buyrun.
Önce tanımlara ve bazı haberlerde yer alan iddialara bakalım.
“Metaverse veya Türkçe tabiriyle sanal evren, geleneksel kişisel bilgisayarların yanı sıra sanal ve artırılmış gerçeklik cihazları aracılığıyla kalıcı çevrimiçi 3 boyutlu sanal ortamları destekleyen, İnternet’in varsayımsal bir yinelemesidir. ” (Vikipedi) Not: Varsayımsal yani henüz gerçekleşmiş bir şey değil!!!
“Facebook’un kurucusu ve Üst Yöneticisi Zuckerberg, şirketin isminin Meta olarak değiştirileceğini duyurdu. Yeni ismin şirketin metaverse yatırımını yansıttığını belirten Zuckerberg, yeni platformun daha sürükleyici olacağını, insanların sadece ona bakmakla kalmayıp deneyimin içinde olacağı somut bir internet olacağını kaydetti. Facebook uygulamasının ismi ise aynı kalacak. İnsanların metaverse’de hayal edebileceği her şeyi yapabileceğini aktaran Zuckerberg, “Bu gelecekte, işe gidip gelmeden ofise, arkadaşlarınızla bir konsere veya ebeveyninizin oturma odasına anında bir hologram olarak ışınlanabileceksiniz.” ifadesini kullandı.”
Soruyoruz: Var mı gerçekten böyle bir şey? Potansiyeli nedir? Şu anda ne durumda? İddialar gerçekleri mi yansıtıyor, yoksa abartılı bir propaganda mı?! Cevaplar ve gerçekler için lütfen okumaya devam edin!
Kitabımızın Fiyatının Bizden Habersiz ve Onayımız Olmadan Astronomik Şekilde Arttırılması Hakkında Zorunlu Bir Açıklamadır.
“Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur Eğitim Programı” İsimli Kitap Çalışmamızın fiyatının astronomik olarak arttıldığını gördükten sonra, kitabı yayınlayan Cinius Yayınları’na aşağıdaki ifadeleri maille ilettim ve sordum. Kardeşlerimizin bilgilerine arz ediyoruz.
Gönderilen Mailin Metni:
“Merhabalar. Belki hatırlarsınız, ben özellikle okuyucuların kitabı temin etme sıkıntısı olmaması için mümkün olduğu kadar makul bir fiyattan satılmasına önem vermiştim ve etiket fiyatını da 38 lira olarak belirlemiştik. Şimdi ise ben şu aşağıdaki adreste kitabımın 133,90 ile 190,40 arasındaki fiyatlarla satışta olduğunu gördüm ve şok oldum ve ister istemez “Bu da neyin nesi?” diye düşündüm. Bunun uygunsuzluğunu düşündüm ama hemen arkasından da “Bizden çıktıktan sonra onların kaç liradan satışa sunacaklarına karışamayız” diyebileceğiniz aklıma geldi. Gerçi bunun kabul edilebilirliği var mı emin değilim.
Evrimi Ateizm İle Eşdeğer Olarak Görüp Göstermenin Bedeli Ağırdır
Ve ne yazık ki alem-i islam uzun yıllardır bu bedeli ödemeye devam etmektedir. Halbuki akademik kategorilerine ayırıp, olduğu şekilde tanımlamanın hiç bir zararı yoktur ve çok ve kritik faydaları vardır.
Ayrıca bunu yapmanın, evrimi kabul etmekle hiç ilgisi yoktur. Fakat bu önemli hakikat ve ateizmle mücadelede çok önemli bir stratejik araç, akademik kadrolar tarafından dahi hala tam veya hiç anlaşılamamıştır.
Aşağıdaki iki kaynak yazı tam ve çok dikkatli okunduğunda ve ilk yazının sonundaki seminer videosu da mutlaka seyredildiğinde belki bu meselenin inceliklerini anlayabilirsiniz. Bu yatırımı kendinize yapmak isterseniz işte buyrunuz:
Allah İnancı Geri Kalmanın mı Yoksa Sonsuz Bir Gelişme Ufkunun mu Sebebidir?
Bir kardeşimiz şöyle bir soru sordu:
“Selamun aleykum hocam. Kitabınızda geçiyor da benim mi dikkatimden kaçtı ama zihnimi uzun zamandır kurcalayan bir soru var sizin de görüşünüzü ya da varsa bir yazınızı almak istedim. Şimdi biz kainatta bir nedensellik hakiki manada yok, Allah sebepleri perde ediyor diyoruz. Yani her oluşu Allah yaratıyor, yaratma adeti değişmiyor. Şimdi bu anlayışın bilimde ilerlemeye engel olacağı söylenir. Çünkü senin merakının önünü kapatır. Bir olaya neden diye soramazsın. Tıkandigin yerde Allah yapıyor dersin. Ama nedensellik gözüyle bakınca biz bir sorununun çözümünde çaresiz kalınca Allah’a atıf yapmıyoruz. Merakımız devam ediyor. Ve biz bunu araştırırken aslında evrenin kanunlarını kesfediyoruz. Keşfedince füze yapmayı öğreniyoruz. Uzaya çıkmayı öğreniyoruz. Uzay mekiği üretirken mikro dalga fırın yapmayı keşfediyoruz vb. Biz kainata bakınca bu nasıl oldu sorularında her cevapsız kaldığımızda Allah’a sığındığımız için bilimde geri kaldık çünkü merakımız kalmadı. İbn-i Rüşd de Gazali’nin bu nedensellik reddine bakınca “bu düşünceden medeniyet çıkmaz!” demiş. Bir de müslüman bilim adamı diye tarif ettiğiniz kişiler de çoğunlukla nedenselliği kabul eden mutezile zihniyetinde bilim insanları. Ehli sünnetin bir itikadına uyup da bilimde önemli buluşlar yapabilmiş bir müslüman bilim insanı bulmak zor diyorlar. Siz ne düşünürsünüz. Bediüzzaman da bilim ile dini birleştirmeye çalışmış ama bu itikat ile bilimde kısır çalışmalar yapılabilir deniyor”Okumaya devam et →
Zaman Yolculuğunun İmkân ve İslamî Delilleri Hakkında
Zamanda yolculuğun imkân ve İslamî delilleri hakkında ortaya koyulan bast-ı zaman ve tayy-ı mekan hadiseleri, aslında dikkat edilecek olursa zaman yolculuğu değildir.
Zaman yolculuğu demek, zamanda “ileri veya geri gitmek” demektir. Halbuki bast-ı zaman zamanın genişlenmesi yani yavaş akması demektir. Zaten tayy-ı mekan demek ise, mekan değişikliği demektir. Yani her iki durumda da zamanın dışına çıkmak diye bir durum söz konusu değildir.
Zaten bu “zamanda ileri veya geri gitmek” tabirinde sorun var. Zamanı ve akışını, fiziksel olarak maddî bir varlığı olan bir şey olarak tasavvur etmek hatalı bir yaklaşımdır kanaatimizce. Çünkü zaman dediğimiz şey fiziksel üç boyut gibi, haricî ve maddî bir varlığı olan bir dördüncü boyut değildir. Aynen maddî varlığı olmayan fakat anlamayı, ölçmeyi ve tarif etmeyi kolaylaştırmak için var kabul edilen meridyen çizgileri gibidir. Yani “maddenin hareketinin bir rengi” diye tabir edilen zaman, eşyanın bir yerden bir yere hareketiyle anlam kazanan ve tabir edilebilen bir kavramdır sadece.
Doğru Akademik Yaklaşımlar, Vahim Strateji Hataları
Halk TV yine nur camiasına ve Bediüzzaman’a saldırıp her zamanki gibi karalamaya çalışmış.
Fakat bu hadiseden kıssa niteliğinde alınacak çok dersler var. Birilerine kullanmaları için malzeme vermek gibi vahim bir strateji hatası yapmak! Ders alınmamış ki, bu hata sürekli yapılıyor.
Evet, bu vesileyle eski versiyon ismi, “Doğru Akademik Yaklaşımlarla Ateistik Evrimi Etkisizleştirme Stratejileri” olan ve yeni versiyon ismi “Evrim Mekanizmaları, Yaratıcıya Olan İhtiyacı Ortadan Kaldırır Mı?” olan yazımıza ve bir takım yaklaşım tarzı tespitlerine tekrar dikkat çekiyoruz.
Evrimi yaratılışın alternatifi, karşıt görüşü ve rakibi olarak görerek, doğrudan reddetmeli miyiz? Yoksa farklı kategoride olan meseleleri doğru yerlerine yerleştirip, meselenin inceliklerini ortaya koyan akademik bir yaklaşımı mı esas almalıyız? Evrimi doğru görmekle ilgisi olmayan böyle bir yaklaşımla, ateistik evrimin gerçek mahiyeti deşifre edilip, etkisizleştirilebilir mi?
Bu soruların cevaplarını bulacağınız yazımızın, evrim lehinde veya aleyhinde değil, sadece akademik ve kategorik bir değerlendirme olarak görülmesi uygun olacaktır. Evrimin gerçek bile olsa, ancak canlı oluşumunun bir mekanizması olabileceğini, yaratıcının varlığına alternatif olamayacağını açıkça ortaya koyarak, devamını yazımıza havale ediyoruz.
Evrim Mekanizmaları, Yaratıcıya Olan İhtiyacı Ortadan Kaldırır Mı?
Ayrıca, hassas ayarlar, ihtimal hesapları, Kur’an’ın bilimsel mucizeleri konularında Kırmızı Asa ile Risale-i Nur ve Kur’an’ın ve Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın yaklaşım farklarını ele alan yazımızı da okumanızı tavsiye ediyoruz:
Hassas Ayarlar, İhtimal Hesapları, Kur’an’ın Bilimsel Mucizeleri Konularında
Kırmızı Asa ile Risale-i Nur ve Kur’an’ın ve Risale-i Nur Eğitim Programımızın Yaklaşım Farkları
“Kırmızı Asa” video serisi ile çok önemli bir çalışma ortaya koyan kıymetli kardeşimiz Osman’ın, “hassas ayarlar” argümanının önemsiz olduğunu bir videosunda ifade ettiğini ve Kur’an’ın bilimsel mucizelerinin de sadece emare mahiyetinde olup, delil niteliğinde olmadıklarını söylediğini gördük.
Biz bu iki noktayı da haklı gerekçelerle kabul etmiyoruz. Yalnız itirazımızın kısmen kabul, kısmen red mahiyetinde olduğunu da söylememiz isabetli olur.
Ayrıca bize Facebook Messenger özel mesajla cep telefonu numaranızı iletebilir veya 0505-5067661 nolu telefonumuza mesaj gönderebilirsiniz. (Mail de gönderebilirsiniz: edizsozuer@gmail.com)
Şerle meşgul olmak yerine hayrı yaymakla ve hayırla meşgul olmak daha iyidir. Bu zamanın en büyük ve önemli cihadı imana hizmet etmek olan “manevi cihad”tır.